ANKARA (ANKA) .Eğitim-iş, ALES Sonbahar Dönemi Kılavuzunun Başvurma İşleminin Tamamlanması ana başlığında yer alan “Başvuru merkezinde yapılacak başvurular” alt başlıklı a bendi ile “Postayla başvurular” alt başlıklı c bendinin ve Sınava Girerken Adayın Yanında Bulundurması Gereken Belgeler ana başlığı altında yer alan “Bir Fotoğraf” başlıklı c bendinin; başı açık ve başı açık olarak sınava girilmemesi halinde sınavın geçersiz sayılacağı şeklindeki ibarelerin yer almaması nedeniyle eksik düzenleme içerdiği, hukuk kuralları ve yargı kararlarının yok sayıldığı, sınav güvenliğini ortadan kaldırdığı, Anayasa ve devrim yasalarına, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay İçtihatlarına aykırı olduğunu öne sürerek iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açmıştı.
Danıştay 8. Dairesi, kılavuzdaki söz konusu düzenlemelerin yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Daire’nin kararında, anayasal ve yasal kurallar karşısında dava konusu düzenlemenin hukuken kabul edilebilir bir dayanağının olmadığına işaret edildi.
-ÖNCEKİ KILAVUZLAR İNCELENDİ-
Kararda, davacı sendikanın uyuşmazlık konusu kılavuz hükümlerinin laiklik ilkesini zedelediği ve yargı kararlarına aykırılık taşıdığı iddialarının birlikte değerlendirildiği ve davacının dava konusu kararlar ile menfaat ilgisinin bulunduğunun kabulünün zorunlu olduğu ifade edildi. Davalı idarelerin davacı sendikanın “dava açma ehliyetinin bulunmadığı” yolundaki iddiaların da yerinde görülmediği kaydedildi.
Kararda, söz konusu uyuşmazlığın tam olarak anlaşılabilmesi için dava konusu kılavuz maddeleri ile önceki dönemler kılavuzlarında yer alan maddelere karşılaştırmalı olarak bakılması gerektiği savunuldu.
Dava konusu kılavuz maddeleriyle önceki dönemlere ait kılavuzlarda yer alan maddelerin karşılaştırıldığı kararda, daha önceki kılavuzlarda yer alan "Aday başı açık ve kılık kıyafeti ilgili mevzuata uygun bir şekilde gelmemişse sınava alınmayacaktır. Başı örtülü adaylar sınava alınsa bile sınavları geçersiz sayılacaktır...." şeklindeki düzenlemeye dava konusu kılavuzda yer verilmediği, bu maddede sınav güvenliğinin sağlanması açısından başka düzenlemeler yapıldığı belirtildi.
Başvuru merkezi görevlisi tarafından Aday Bilgi Formundaki bilgilerle birlikte adayın web kamerayla çekilecek fotoğrafı da elektronik ortama aktarılacağı anımsatılan kararda, “Bu fotoğrafın cepheden, başı açık, adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş bir fotoğraf olması gerektiğinden, başvuru merkezine giderken adayların bu hususa dikkat etmeleri gerekmektedir” denildi.
Kararda, daha önceki kılavuzlarda “Adayın başı açık ve kılık kıyafeti ilgili mevzuata uygun bir şekilde gelmemişse sınava alınmayacaktır. Başı örtülü adaylar sınava alınsa bile sınavları geçersiz sayılacaktır” şeklindeki düzenleme anımsatılarak uyuşmazlık konusu kılavuzda buna yer verilmediği ifade edildi.
-ALES’İN NİTELİĞİ-
Uyuşmazlığın niteliğinin tam olarak ortaya konulabilmesi için ALES’in niteliğinin belirlenmesini de gerekli olduğu vurgulanan kararda, “Söz konusu sınav, 78 sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanları Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye 5538 sayılı Kanunla eklenen Ek Madde 8 uyarınca, yükseköğretim kurumlarında öğretim görevlisi, okutman, araştırma görevlisi, uzman, çevirici ve eğitim öğretim planlamacısı kadrolarına açıktan veya öğretim elemanı dışındaki kadrolardan naklen atamalarda, yurtiçinde lisansüstü eğitime girişte ve yurt dışına lisansüstü eğitim için gönderilecek adayların seçiminde ilgili kurumların kullanacakları puanları belirleyen bir sınav olup, yılda iki kez yapılmakta ve bu sınavın sonuçları üç yıl geçerli olmaktadır. Bu sınava bir lisans programından mezun olabilecek durumda bulunanlar, lisans programını bitirenler ile denklik belgesi almış olmak kaydıyla yurt dışında lisans eğitimi görmüş olanlar başvurabileceklerdir” denildi.
-“KOŞULLU SERBESTLİK”-
Kararda, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nda da yürürlükteki yasalara aykırı olmamak koşulu ile yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafetin serbest olduğu kurala bağlandığı anımsatılarak, yasada yer alan “serbest” sözcüğünün mutlak anlamda bir serbesti olmayıp “yürürlükteki yasalara aykırı olmamak” koşuluyla birlikte hüküm ifade eden koşullu bir serbestliği ifade ettiği kaydedildi.
Kararda, “Bu şekilde sınırları çizilen kılık-kıyafet serbestliğinin, başta Anayasaya olmak üzere diğer yasalardaki yansımaların hangi çerçeve içerisinde yer aldığına bakmak gerektiğinden yükseköğretim kurumlarında öğrencilerin ve farklı statülerde çalışan ve kamu görevlisi niteliği taşıyan personelin kılık ve kıyafetinin Anayasanın 174. maddeyle güvence altına alınan devrim yasalarına, Anayasanın ilke ve kurallarına, cumhuriyetin niteliklerine ve Yüksek Öğretim Yasanın 4. ve 5. maddeleriyle belirlenmiş olan amaç ve ana ilkelerine aykırı olmaması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır” ifadesine yer verildi.
-“AYM DE İPTAL ETTİ”-
Milli Eğitim Bakanlığı ile Diğer Bakanlıklara Bağlı Okullardaki Görevlilerle Öğrencilerin Kılık ve Kıyafetlerine İlişkin Yönetmeliğin 13. maddesinde, yükseköğretim okullarındaki kız ve erkek öğrencilerin kılık ve kıyafetlerinin ne şekilde olacağının da düzenlendiğinin altı çizilen kararda, Yüksek Öğretim Kanununa eklenen “Yükseköğretim Kurumlarında, dersane laboratuvar, klinik, poliklinik ve koridorlarda çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç nedeniyle boyun ve saçların örtü ve türbanla kapatılması serbesttir” hükmünün Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği de anımsatıldı.
Kararda, Yüksek Mahkemenin Anayasanın 42’nci maddesine eklenen “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğretim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” fıkrasını da iptal ettiği belirtildi.
Ayrıca kararda, AİHM’in başörtüsü ile ilgili verdiği Leyla Şahin kararlarında, Türkiye’nin koşulları dikkate alındığında “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” ile “kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması” bakımından demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliğinde olduğunu kabul ettiği anımsatıldı. Kararda ayrıca, Danıştay’ın daha önce başörtüsüyle ilgili verdiği kararlarına da yer verildi.
-“ALINAN PUAN 3 YIL KULLANILABİLECEK”-
Davalı idarenin, sınav güvenliğini sağlamak için her türlü önlemi aldığı, asli görevinin sınavın objektif ve bilimsel yapılmasının sağlanması olduğu ve söz konusu sınavın da bu doğrultuda güvenlik içinde yapıldığını iddia ettiği kaydedilen kararda, bu konudaki yükümlülüğünü yerine getirmesinin yasal kurallara uyma zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağının açık olduğu vurgulandı.
Kararda, “Dava konusu kılavuzda başı açık fotoğraf çektirme ve sınava başı açık gelinmesini zorunlu kılan düzenlemelere yer verilmemesi nedeniyle başvuruda bulunan erkek-kadın adayların gerek başvuru sırasında fotoğraf çektirirken, gerek sınava girerken yanında bulunduracağı fotoğrafta başlarının çeşitli nesnelerle kapatılmasına ve sınava bu şekilde girmesine olanak sağlanacağından fiziksel olarak teşhislerinde güçlük oluşacağı gibi sınav güvenliği açısından da olumsuz sonuçlar yaratabilecek bir niteliği bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Söz konusu sınav 19 Aralık 2010 tarihinde yapılmış olmakla birlikte, koşullara uygun olmadığı halde sınava kabul edilmiş bulunanların bu sınavdan aldıkları puanları üç yıl süreyle kullanabilecekleri de dikkate alındığında sınavın etki ve sonuçlarının devam ediyor olması nedeniyle telafisi güç ve imkansız zararlar oluşabileceği açıktır.