Gözleme yoğurt ve Tamince

Fettah Tamince’nin, Antalya'daki Kleopatra Koyu'nun tahsisi ile ilgili bir soruya, ‘Buraya biz talip olmadık’ diye bir çırpıda cevap vermesi beni şaşırttı.

Çünkü, 2002 yılından sonra taa uzaklardaki malum kişiyle tanıştırmak için kendisini götüren, ‘Arkadaşım’ dediği kişinin soyadını bile hatırlayamayacak kadar meşgul bir işadamıdır muhterem Tamince…

Kleopatra Koyu’nun tahsisinin kendileriyle ilgili olmadığını hatırlaması ve anında reddetmesi bile onun adına büyük bir gelişme…

Ancak, sözleri arasında yer alan ve buraya talipli olmayacağının gerekçesini açıklarken sarf ettiği şu sözleri çok garipsedim;

“Benim günübirlik tesisle ne işim olur? Milyarlık cirosu olan bir turizm markasıyım. Günübirlik tesiste anama yoğurt yaptırıp, hanıma da gözleme mi açtıracağım?..”

Günübirlik tesis işi yapanlar, analarına yoğurt mu yaptırıyor, hanımlarına gözleme mi açtırıyor acaba?..

Yaptırsalar ne olur, açtırsalar ne olur?..

Anaları yoğurt yapan, hanımları gözleme açanları bu kadar hakir görmek biraz ayıp olmadı mı?..

Siz sırça köşklerde mi büyüdünüz?..

Nereden geldiğiniz, nereye gittiğiniz belli değil mi?..

Sizin otellerinizde, tatil köylerinizde yayık ayran yapan, gözleme açan kadınlar yok mu?..

Laflarına baktığınız zaman, RİXOS markasının büyüklüğünden, cirosunun devasalığından bahseden muhterem, Kleoparta Koyu’nu da küçümsemiş…

Oysa, daha birkaç yıl önce, Beydağları Sahil Milli Parkı içinde, Phaselis Antik Kenti bitişiğinde bulunan 180 dönümlük alana talip olmuştu.

Bu duyulunca ve bugünkü gibi çevreciler ayaklanınca zat-ı muhterem Tamince, “Ben bu şehre zarar verecek, toplumu karşıma alacak bir projenin nasıl peşinde olabilirim?” demişti...

Ama, bu tahsisin yapılabilmesi için sonuna kadar direnen de kendisiydi…

Önce, ‘Orası sit alanına 500 metre mesafede’ dedi…

Projede iki katlı ahşap bungalov tarzı 193 oda yer alacağını söyledi.

Sonrası malum;

180 dönüm arazinin 20 dönümü sit alanı çıktı…

'Dreams of Phaselis' (Phaselis Rüyası) adı verilen projeyle bölgede içinde 6 tenis kortlu, 280 odalı otel ve tatil köyü yapılması planlandığı sızdı kamuoyuna...

Bizzat kendisi, temel kazısı yok demişti gazetecilere, sonradan 3 tane devasa havuz yapılacağı ortaya çıktı projede… O günden sonra betonsuz bir havuzun nasıl yapılabildiğini hala merak ederim…

Neyse…

Tamince’nin, ‘Phaselis Rüyası’ önce mahkemeler, sonra 29 sayfalık bilirkişi raporuyla bitti. Proje alanının 20 dönümünün 1. derece arkeolojik SİT alanı içinde yer aldığı anlaşıldı. Raporda ayrıca, proje alanının 154'ü Türkiye, 25'i bölgeye endemik 864 bitki türünü barındırdığı da ortaya çıktı.

Şimdi şuraya dikkat…

Sit alanına 500 metre uzaklıkta denilen otel ve tatil köyü yapılacak alanda üniversitenin yaptığı kazı çalışmasında tarihi eserlere de rastlandı.

Vay ki, vaaay…

Ve, şu an itibariyle oradaki tüm mevcut imar planları iptal edildi, sit alanı genişletildi.

Olması gereken de buydu…

O günlerde, daha mahkeme kararını vermeden, bilirkişi raporunu yazmadan, arkeologlar kazı yapıp tarihi eserleri bulmadan önce, muhterem Tamince ne demiş bir hatırlayayım:

“Ben bu şehre zarar verecek, toplumu karşıma alacak bir projenin nasıl peşinde olabilirim? Bu şehrin havasına suyuna, doğasına, tarihi dokusuna gözüm gibi sahip çıkmayı kendime borç bilirim. Bunlar varsa turizm var. Bu değerlerini yok etmek, kendimizi yok etmektir. Bunu yapmak kente ihanettir.”

Peki, Kleopatra Koyu tahsisi sorulduğunda şimdi ne diyor;

“Benim günübirlik tesisle ne işim olur? Milyarlık cirosu olan bir turizm markasıyım. Günübirlik tesiste anama yoğurt yaptırıp, hanıma da gözleme mi açtıracağım? Noter aracılığıyla bakanlığa başvurduk, ‘Biri bizim adımızı mı kullandı?’ diye sorduk. Anlamaya çalışıyoruz...”

Bu vesile ile Antalya’nın güneşinden, suyundan, sahilinden, taşından, toprağından en çok yararlanan bazı turizmcilere sesleniyorum;

Biraz da vergi verin be kardeşim…