Sapan; Uyarıyorum

 
Gün Haber’in edindiği bilgiye göre, konuşmasında oldukça ayrıntılara giren Sapan, Antalya’da seçimin neden kaybedildiğini süreci çok gerilere götürerek değerlendirdi.
“Cumhuriyet Halk Partisi, 2009 yerel seçimlerinde o dönemdeki genel başkanından, mahalle sorumlusuna kadar büyük bir özveri ile çalışarak AKP’den söke söke aldığı belediyeleri birkaç kişinin sorumsuz tutumu yüzünden kaybetti” diyen Sapan, “Antalya’daki seçim yenilgisini iki ana başlıkta toplamak istiyorum” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü;
 
“Birincisi; 2012’de gerçekleşen ve nedeninin bugün dahi bilinemediği,büyükşehir belediye başkanının önceki genel başkanımız Deniz Baykal’a atfen yaptığı hakaretler ile il kongre sürecinde bize yaşatılan çirkin olayların o tarihten sonra da gelişerek devam etmesidir.
İkincisi; aday belirleme süreci ile aday seçimi konusundaki isabetsiz kararlar ki geldiğimiz noktada elde ettiğimiz sonuçlar bunun kesin kanıtlarıdır.
Buna bir de il başkanlığının propaganda yapma yetersizliğini, AKP yerine içe dönük mücadelesini de eklemek yerinde olacaktır. Zira il başkanlığı süreci içerisinde AKP aleyhine sağlam çıkışlar yapmamıştır. Buna 17 Aralık gibi gayet müsait zeminler de dahil.”
TEK TARAFLI KAVGA
Sapan, daha sonra konuşmayı Mustafa Akaydın’ın Deniz Baykal’a bayrak açtığı konuya getirdi ve şunları söyledi;
“2012 de hiç anlamadığımız bir şekilde,bir kurgu olduğunu düşündüğümüz bir tek taraflı kavga ortaya çıktı belediye başkanı birdenbire mağdur olduğunu kendisine mobing uygulandığını iddia ederek tv tv gezip hayal dünyasında geliştirdiği kurguyu anlatmaya ve önceki genel başkanımız Deniz Baykal’a ağza alınmayacak laflar etmeye başladı.
Kral çıplak, bak çıplatırım, cıs çıplatırım diye seviyesiz sözler sarf etti.
Daha sonra hedef genişleterek buna biz milletvekillerini de ekledi.
Kendince sıralama yapmış büyük abi, ortanca abi, küçük abi, minik abi diye her birimize… Küçültücü aşağılayıcı lafları tv tv  radyo radyo gazete gazete gezerek anlattı..
Kimse sus demiyor.. Ne yapıyorsun demiyor…
Kardeşim onlar milletvekili.. Bir tanesi bu partinin 18 yıl kahrını çekmiş genel başkanı diyen yok..
Aslında partimiz ve genel merkez adına tam bir trajedi…
Çünkü aynı şey yarın size de yapılacak…
Hem de aynı insanlar tarafından.
Disiplin yok,soruşturma yok..
Uyarı yok…
Bu nasıl parti yönetimi anlayışı..
Bugün bile bir fotoğraf karesinde istemeden yer aldı diye ihraç istemiyle disipline sevk edilenler varken
Böyle somut bir olayda sessiz kalınması, manidar değil mi?
Üstelik uyarmamıza, genel başkan düzeyinde şikayet etmemize rağmen.
KONGRE SÜRECİNDE YAŞANANLAR
CHP Antalya Milletvekili Yaldıray Sapan, Özer Ülken’in seçimi kaybettiği Devrim Kök’ün kazandığı il kongresi süreci ile ilgili de bilgiler verdi. Sapan şunları söyledi;
“Derken kongre süreci başladı..4 adayımız vardı aslında belki 6 veya 7
Antalya sorumlusu milletvekili, rahmetli danışman ve daha kimler kamp kurmuşlardı Antalya’ya.
Birilerinin Antalya ile bir hesabı olduğu belli..
Sonunda adaylar birbirine düştü arayı bulmak için genel merkez devreye girdi.
Baykal’a en sıkı küfür eden bir adamda karar kılındı…
Aday oydu..
Ve bu adayın seçilmesinde gözler o kadar karartıldı ki..
Benim 30 senelik arkadaşım birbirimizin her şeyini bildiğimiz il delegesi bir arkadaşımız kaldıkları otele çağrılıyor, genel merkezin belirlediği aday bu buna oy vereceksin yoksa siyasi hayatın biter deniliyor.
Yani sosyal demokrat bir parti,sözde sosyal demokrat bir yönetici anlayışı delegeyi tehdit ederek onun özgür iradesine ipotek koyarak seçim kazanmak istiyor.
Kim yapıyor bunu “parti içinde, daha çok, eskisinden çok demokrasi olmalı” diyenler.
Çocuk can havliyle beni aradı,durumu anlattı.
Bana verdiği numarayı aradım.baktım rahmetli..
Sordum,”kemal bey adına çalışıyorum”dedi..
Anladım ki bir dizayn etme süreci vardı ve tıkır tıkır işliyordu.
Bu kadar düştü mü bu iş dedim cevap veremedi,boynunu büktü..
Ya sabır çektik..
Sonra…
Sonra kongre başladı ve 40 yıllık çınarı yuhalattınız..
Deniz Baykal bu ülkenin, Antalya’nın en değerli siyasetçisi, o bizim için çok değerli.. Siz nasıl onu yuhalattırırsınız.
Sonuçta dizayncıların istediği adam kazandı..
 
DEVRİM KÖK’ÜN İLK İŞİ
 
Devrim Kök’ün ismini vermeyen ancak ondan ‘Çocuk’ diye bahseden Sapan,
“İlk işi T.C tarihinde en uzun süre gn başkanlık yapmış olanlardan biri olan sn deniz baykalın fotoğrafını asılı olduğu yerden il başkanlığı odasından indirmekti.. İlk demeci..Antalya’da  adet olan ama genel başkanımızın hiçbir zaman istemediği,  havaalanında karşılama geleneğini tv’lere çıkıp “o da kim oluyor”edasıyla asla karşılamayacağını açıklamak oldu.
Ortada tuhaf bir durum vardı” dedi.
“Bütün bunların dışında Antalya’da daha önce hiç şahit olmadığımız,CHP’nin temel ilkeleriyle çatışan çok tehlikeli bir anlayış da örgütte hakim olmaya başladı” diyen Sapan bu konuda ise şunları söyledi;
“Bu olayları,sadece 30 yaşlarında bir  adamın hırsı olarak görmek saflık..
Genel merkez tarafından yönlendirildiğini bilmiyor muyuz sanıyorsunuz.
Ama neden?
Ne için?
Kimin adına?
Deniz Baykal kim?
Soruyorum kim?
18 yıl genel başkanlık yapmış 45 yılını bu ülkeye harcamış,
Tüm Türkiye’nin demografik yapısını,sosyolojik yapısını,coğrafi yapısını avucunun içi gibi bilen,her yörenin geleneklerini göreneklerini size ezbere anlatabilecek,aklınıza gelebilecek hemen her konuda en derin bilgiye sahip olduğunu bildiğimiz bu önemli şahsiyet kim…
Bizim genel başkanımız değil mi?
Onu yok sayma,yok etme,değersiz kılma çabası neden?
bu kadar birikimli bir insandan ,yararlanmak dururken,onu görmezden gelme,onu hedef yapma çabası neden?
Başarı isteyen bir yönetim böyle bir değeri görmezden gelme sorumluluğunu alamaz.
Bu parti kapatılmış,itilmiş,kör kuyulara atılmışken onu bulunduğu yerden çıkaran,onu tekrar açan sn Deniz Baykal değil mi??
Onu sıfır noktasından yüzde 29’ lara taşıyan Deniz Baykal değil mi?
Biz şu anda bulunduğumuz konumları geçmişte verilen bu mücadeleye, bu çabalara borçlu değil miyiz?
CHP ne zamandan beri kendinden önceki genel başkanlara küfrettirmeyi, ezdirmeyi,yok saydırmayı ödüllendiriyor.
Sorarım size bu salonda dolaylı ya da direk emeğinin geçmediği
bir tek kimse var mı?
Öyle ise;
Ne yapılmak isteniyor Allah aşkına? Bu kin niye?
CHP ne zamandan beri vefa kavramını unuttu?
Vefa,emek değil mi?
Emek en yüce değer değil mi?
Bu CHP’ nin en temel ilkelerinden biri değil mi?
Yani biz kendi ilkelerimize de mi yabancılaşıyoruz..?
İlkelerimize yabancılaşanlara önceki genel başkanlarımızdan İsmet İnönü’nün çok çarpıcı bir sözünü hatırlatmak isterim.
“mazide muktedir iken,bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin,istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.”
Lider olmak zor iştir..
Zira lider olmak hakkını teslim edebilmek demektir..
Çatıştığın adam dahi olsa, korkmadan yüksünmeden hakkını verebiliyorsan eğer,o zaman lidersin..
ADAY BELİRLEME SÜRECİ
Sapan, Antalya’da aday belirleme süreci öncesi düşüncelerini, beklentilerini, genel merkezce oluşturulan komisyona ilettiklerini de belirterek, bununla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı;
 “Çekincelerimizi, olması veya olmaması gereken noktaları altını çizerek belirttik.
Bizim anlattıklarımızı tek tek not aldılar.
Bizi ciddiye aldıklarını düşündük..
Çünkü biz, bizi dinleyenleri ciddiye aldık.
Çünkü biz, CHP tarihinde kandırarak başarılı olacağını düşünen bir zihniyetle daha önce karşılaşmamıştık.
Bizi kandırarak,bizim evimizin içini yandaki komşuya sorarak öğreneceğini ve bununla başarıya ulaşacağını düşünen bir düşünce vardı karşımızda..
Siz CHP’ye virüs soktunuz, yalan virüsü aldatma-kandırma virüsü…
Uyarılarımızı dikkate alacağınızı söylediniz.
Ama almadınız.
Keşke düşündüğünüz gibi olsaydı..
Sonuç fiyasko..
Büyükşehire bir adam koydunuz.
Adamda kibir var,
İnsanları ezme, makamdan kovma, dayatma, partilileri aşağılama, yalan söyleme var.
Adam sokakta yok arkadaşlar,
Kavga etmediği kimse ve kurum yok
Partinin yüzde 80’i karşısında.
Bir de Pensilvanya süreci var ki evlere şenlik..
Tv’ye “Atatürk yaşasaydı tarikatları serbest bırakırdı” dedi.
Yahu sen Antalya gibi kemik CHP’linin olduğu bir yerde nasıl böyle konuşursun.
Seçim süreci içindeyken bana edilen küfürler, aşağılamalar..
Allah aşkına hangi anket, eğer yaptırdıysanız, bu adayla kazanacağımızı söyledi.
Bu anket nerede? Bize neden gösterilmiyor? Hangi firma tarafından yapıldı?
Tüm bunlara rağmen bu kişinin aday yapılmasının akılla izah edilebilir bir tarafı yok.
Muratpaşa…
Başarılı bir belediye başkanı var.
Eli kaldırılmış, adayımız sensin denmiş, billboard fotoğrafları çekilmiş, gazetelere demeçler verilmiş,
Seçime sayılı günler kala adayımız değilsin deniyor.
Daha sonra bir bayan ismi attılar ortaya..
Adayımız bu dediler..
Kimse tanımıyor, yeterince temayüz etmemiş, doğal olarak kabul görmüyor..
Herkes kim bu filan derken Antalya’yı dizayn etme çabası içinde olan belediye başkanının eşinin papatyası olduğu anlaşılıyor.
Ve tabi geri çektiriliyor. Geri çektirildiğinde de bayanlar ayağı kalkıyor..
Tam bir rezillik.
Ardından, il başkanının aday olduğu söylentileri..
Ve fakat onun istifa etmiş olması gerektiği, ben zaten istifa etmiştim açıklamaları,
istifa ettiysen, iki ilçe başkanını nasıl görevden aldın tartışmaları.
Seçim kurulunun siz aday olamazsınız deyip il başkanının adaylığına nokta koyması
Ve mevcut aday…
AKP KURUCUSU ADAY YAPILDI
Kepezde kesinlikle kendi adaylarımızla gidileceğine dair.açıklama yapıldı.
Hatta birinde yükselen tepki seslerinin üzerine il başkanı kendi odasında bir genel başkan yardımcısını arayarak “kesinlikle Erdal Öner olmayacak, mevcut adaylardan biri olacak, bu kesin, Erdal da nereden çıktı ben tanımıyorum onu” cümlelerini megafonu açarak partililere dinletiyor ve bir süreliğine susmalarını sağlıyor.
Ama daha sonra anlaşıldı ki tüm aday belirleme sürecinde olduğu gibi Kepez konusunda da partili ve seçmen aldatılmıştır.
Biz Kepez’i bir önceki seçimde 10 bin oyla kaybettik artı eksi hesabı yapıldığında bu rakam 5 bindir. Aldığımız oy oranı yüzde 29,2 dir. Ve ikinci partidir.
Bu seçimde ise üçüncü olduğumuz gibi oylarımız da yüzde 20 seviyesine inmiştir.
Aday yapılan arkadaş kim biliyor musunuz? AKP’nin kurucusu bir arkadaş.
Partisinden 2009 yılında aday yapılmayan bir arkadaş.
İlçe başkanlığım döneminde sürekli çatışmışım.
Belediye önünde, satmak istedikleri arazi önünde eylemler yapmışım.
Dava açmışım, kazanmışım.
Ben dün dava açmışım burada ”şaibe” var diye, kazanmışım, bugün benim partim onu aday yapıyor.
Böyle bir komedi olabilir mi Allah aşkına…?
Geldiğimiz noktada, bazı yayın organları il başkanının ağzından seçimi bizim kaybettirdiğimizi, çalışmadığımızı, birlikte hareket etmediğimizi yazdı.
Bir kere biz üzerimize düşen görevi yaptık.
19 ilçeyi tam 3 tur attık “tüm yukarıda saydığım çirkinliklere rağmen”
Çalışmalarımız engellenmesine rağmen
İlçe başkanlarına bu milletvekilleri geldiğinde ilçede bulunmayın beraber gezmeyin uyarılarına rağmen..
Bize gelen davetiyelerin yırtılmasına rağmen..
İlişkide oldukları yayın organlarına aleyhte yüzlerce haber yaptırmalarına rağmen..
Genel başkan karşılamalarında bize ayrılan yerlere il yöneticilerini oturtarak bizi yok saymalarına rağmen çalıştık.
Ayrıca çalışma, ille de yan yana çalışmak anlamına gelmez.
Biz Antalya’daki bu seçimi yönetimin aldatmaca-saklambaç oyunundan dolayı kaybettik.
Biz bu seçimi evin sahibine sorulması gereken soruların komşuya sorulmasından dolayı kaybettik.
Biz bu seçimi seçmenin bize oy vermek zorunda olduğunu düşünmek gibi bir zafiyetten dolayı kaybettik.
Neye rağmen kaybettik.
Bu ülkede dünyanın en büyük rüşvet operasyonu olmasına rağmen kaybettik.
Neye rağmen kaybettik.
Para dolusu kutuların
Para sayma makinelerinin
Euroların dolarların ve tapelerin havada uçuşmasına rağmen kaybettik.
Bizim nasıl alınabileceğini söylememize rağmen kaybettik.
Tüm bunlara rağmen Antalya gibi bir yeri üstelik daha önce yendiğin birine kaybetmek.
Sanırım üniversitelerde araştırma konusudur.
Nasıl alınabileceğini söylememize rağmen kaybettik.
Biz o belediyeleri nasıl kazandık biliyor musunuz?
Kepez’de yüzde 17 den almışız yüzde 29,2 ye getirmişiz, 2b mağduru 7100 haneye ben hukuk yardımı yapmışım, anam ağlamış benim sokak sokak mahalle mahalle ev ev, sen nasıl bana sormadan aday belirlersin.
Benim emeğimi nasıl yok sayarsın.
Ben  bu kadar emek verdim arkadaş.
Benim verdiğim emeği çarçur edemezsin.
Onlarca tazminat davası açıldı, binlerce lira paramı aldılar benim..
Bana sormadan benim emeğimi yok sayamazsınız..
Bakın geçmişte sizi uyardım bizi dinlemediniz.
Ve buradan
Sizi yine ve yeniden UYARIYORUM.
Daha acı yenilgiler yaşamak istemiyorsak bu il başkanını görevden alın ve Antalya’yı Antalyalılara bırakın.
Ortada bir başarısızlık vardır.
Ve başarıda nasıl ödüllendirme varsa
Başarısızlıkta da hesap verme olmalıdır.
Başarı ile başarısızlığa aynı değeri vereceksek her ikisini de ödüllendireceksek
Bu bayrak yarışı niye?