Yalçın Akdoğan: Türkiye sizin paralı askeriniz mi?

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun (TRT), Antalya'nın Kemer İlçesi'nde düzenlenen 'Uluslararası Medya Eğitim Programı'nın açılışını, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan yaptı. TRT Genel Müdürü Şenol Göka ve yurtdışından çok sayıda medya mensubunun katılımıyla başlayan eğitim programı, 14 Kasım'a kadar sürecek.

KALABALIKLAR İÇİNDE YALNIZLAŞAN BİR TOPLUM

Birkaç yıl içinde çok köklü değişikliklere kapı açan yenilikler olduğunu anlatan Başbakan Yardımcısı Akdoğan, “Hayatımız, sosyoloji, dünyaya bakış açımız, hayat tarzlarımız değişiyor. Eskiden pilli radyo etrafında herkes biraraya gelir ve ajansı, haberleri takip ederdi. Artık mobil iletişim nedeniyle insanlar birbirinden kopmuş durumda. Şimdi bir aile içinde iki kişi biraraya gelemiyor ve kalabalıklar içinde yalnızlaşan bir toplum haline geliyoruz. Yaşam biçimi, bakış açısı değişik, farklı iletişim kabiliyetleri olan yeni bir kuşak meydana geliyor" dedi. Yeni kuşağın hassasiyet ve duyarlılıklarını dikkate almak gerektiğini kaydeden Yalçın Akdoğan, analog yayıncılığı ise tamamen sona erdireceklerini açıkladı.

TRT İNGİLİZCE KURULUYOR

Son dönemde Türkiye'nin medya alanında da Ortadoğu, Balkanlar gibi farklı bölgelerde etkili olduğundan bahseden Akdoğan, özellikle dizi film konusundaki gelişmeler olduğuna işaret ederek, “Bazıları da bundan rahatsız oluyor. 'Türkiye niye buralara el atıyor? Niye Bosna, Gazze, Ortadoğu, Kafkasya, niye Afrika'nın işlerine kadar el atıyor' diye bundan rahatsız olanlar var. TRT Avaz, yeni kurulacak TRT İngilizce ile farklı yerlere ulaşması birilerini çok rahatsız ediyor. Somali'ye, Sudan'a yardım elini uzattığımızda 'Oralarda petrol, altın kaynağı, var mı' diye veya 'Burayı nasıl Hıristiyanlaştırırız' diye bakmıyoruz. Ekmek, ilaç verdiğinde karşılığında ne bekliyorsun. Biz hiçbir karşılık beklemeden yapıyoruz. Biz bir kültür dönüşümü yapalım demiyoruz, emperyalist duygularla hareket etmiyoruz. Sadece insani duygularla bunları yapan bir Türkiye var ve ecdadımız bunu yapmış. Bu ahlaki duruş sebebiyle Türkiye bölgesel bir aktör oluyor" diye konuştu.

HÜKÜMETİ DEVİRMEK İÇİN HER OYUNU DENEDİLER

Suriye'den kabul edilen 1.5 milyon mülteciye yönelik eleştiride bulunanları ahlaki duruş, insan olmanın gereklerini bilmemekle itham eden Akdoğan, "Biz bunu yapmazsak o utançla yaşayamayız. Televizyon kanallarımızla, yardım kuruluşlarımızla, oralarda bulunmak durumundayız. Hangi kurum kuruluşumuz varsa, herhangi bir karşılık bekleyerek değil. O kadar zengin bir ülke değiliz. Petrol kuyularımız yok ama kalbi zengin, güçlü bir halkız. Bazı uluslararası medyada manipülasyonlar, baskılar, dezenfektasyonlarla Türkiye'de Ak Parti iktidarını baskı altına almak için çalışmalar yapıldığını görüyoruz. Hükümeti devirmek için her oyunu denediler, her aracı kullandılar ama başarılı olamadılar" dedi.

IŞİD'İ TERÖR ÖRGÜTÜ İLAN ETMİŞ BİR HÜKÜMETİZ

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, açılış konuşmasının ardından uluslararası medya kuruluşlarından katılan medya mensuplarının sorularını yanıtladı. Ağırlıklı bölgede yaşanan sorunlara ilişkin soruların yönetildiği Akdoğan, bölgede birtakım örgütlerin gerçekten insanlık vicdanının kaldıramayacağı görüntülerle son dönemde ön plana çıkmaya başladığını, bunun verdiği birtakım rahatsızlıklar olduğunu söyledi. Akdoğan, şöyle konuştu:

“Bir anda bakıyorsunuz ortaya bir örgüt çıkıyor ve inanılmaz gibi görünen şeyler yapabiliyor. Şehirleri hızlı hızlı düşürüyor, yayılabiliyor. Nasıl bir anda böyle bir şey olabilir? Bir anda müthiş silahlar bulabiliyor. Öncelikle bunu doğru anlamak, analiz etmek lazım, nasıl olabiliyor? Bataklığı kurutmadan bataklığın ürettiği sinekleri konuşmak sorunu çözmüyor. Elbette bunlarla da mücadele etmek gerekiyor. Türkiye'nin terör örgütleri konusundaki tavrı çok açık, nettir. Masum insanları katleden her kim olursa olsun, hangi etnik köken ve dinden olursa olsun bize göre teröristtir ve biz Bakanlar Kurulu kararıyla IŞİD'i terör örgütü ilan etmiş bir hükümetiz."

TÜRKİYE SİZİN PARALI ASKERİNİZ Mİ ?

Esad yönetimini halkın üzerine bomba yağdırmakla suçlayan, Suriye'de kimyasal silah kullanıldığını öne süren Akdoğan, kimsenin sesini çıkarmadığını kaydetti. Akdoğan, “O kadar çok yanlış yapıldı ki bu yanlışların neticesinde hastalıklı bir yapı ortaya çıkıyor. 'Bunu ortadan kaldıralım, mücadele edelim' diyorlar. Biz yıllardır terörle, ortak mücadele edelim diyoruz, neredesiniz? Biz terör saldırılarına maruz kaldığımızda dedik ki, bununla uluslararası dayanışma, mücadeleyle baş edilebilir. Her toplantıda 10 yıldır bunları söylüyoruz, kimse dinlemedi. Şimdi birileri Türkiye'ye 'şunu yapsın bunu yapsın' diyor. Türkiye sizin paralı askeriniz mi, gelin birlikte yapalım. Biz kimse için savaşmayız, biz kendi ulusal değerlerimiz için, milli menfaatlerimiz, insani duyarlılığımız için bir şey yapacaksak yaparız. Birileri diyor diye yapmayız" diye konuştu.

MESELE SADECE BİR ÖRGÜTLE MÜCADELE DEĞİL

Suriye'de birbiriyle savaşan çok farklı yapılar olduğunu aktaran Akdoğan, "Bunlardan birini etkisizleştirdiğinizde sorunu çözmüş olmuyorsunuz. IŞİD'i yok ettiğinde sorunu çözüyor musun? Kapsamlı bir Suriye planı ortaya konulmalı. Mesele sadece bir örgütle mücadele değildir" dedi.

ERMENİ VE KIBRIS MESELELERİ

2015'te Ermenistan'ın sözde Ermeni soykırımının 100'üncü yılına yönelik yürüttüğü hazırlıkların ve Azerbaycan'a yönelik Türkiye'nin bakış açısının sorulduğu Akdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le bu konuların değerlendirildiğini söyledi. Akdoğan, “Tek millet iki devlet olarak birçok ortak meselemiz var. Bu konuda Türkiye'nin aleyhine birçok ülkede birtakım kararlar alındı. Bu bizim de biraz ihmalimizdi. Ermeni meselesinde Azerbaycan'ın hassasiyetini görmezden gelemeyiz. Kıbrıs, Filistin meselesi de bizim milli davamızdır. Türkiye kendi meselesi olarak bu konulara bakmaktadır" diye konuştu.

BÖLGEDE DEMOKRASİNİN GELİŞMESİNE İSRAİL ENGEL OLUYOR

Türkiye tek başına kalsa da Filistin, Gazze'de yaşananlara ilişkin çözüm için defalarca araya girdiğini anlatan Akdoğan, Kudüs'te bir oyun oynandığının farkında olduklarını açıkladı. Bu oyunun zaman zaman yeniden denendiğini belirten Akdoğan, “Türkiye bu hakikati haykırırken yalnız kalıyor. Şu an konsantrasyon Suriye'ye kaydırıldı. Bunu fırsat bilenlerin başka çabalar içine girdiği görülüyor. Mısır darbesine kadar bölgede demokrasinin gelişmesine engel olan zihniyetin İsrail olduğunu düşünüyorum. 'Eğer halkın iradesine sahip hükümet olursa bizim dediğimizi yapmaz' anlayışı var. İsrail iş tutuyor bu rejimlerle ve bir şekilde gemisini yürütüyor. Özellikle bölgedeki otoriter rejimler ve İsrail, demokrasinin gelişmesinden ve halkın iradesinin yansıtılmasından yana değil" dedi.

'TERÖR ÖRGÜTÜ PANİK ATAK GEÇİRİYOR'

Çözüm süreciyle silah bırakma fikrinin yaygınlaşmasından terör örgütünün rahatsız olduğunu belirten Yalçın Akdoğan, "Silahı bırakmak istemiyor. 'Baskı ve şiddet olmazsa ben bölgede tutunamam' korkusuna kapıldı. Hükümet çözümü zorladıkça panik atak geçiriyor. Su kaynatıyor" dedi.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Antalya'da Ak Parti İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Burada partililere seslenen Akdoğan, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve genel başkanlık devir teslimlerinin hiçbir sorun yaşanmadan tamamlandığını, kongre sürecinde de görev değişimleri olacağı ve bu dönemde de tuzak kuranlara fırsat verilmemesi uyarısında bulundu.

MAÇIN İKİNCİ YARISI HAZİRAN SEÇİMİ

Kongre süreci tamamlandıktan sonrası yapılacak Haziran seçimlerine dikkat çeken Akdoğan, "Bu seçimler gerçekten hayati önemde, maçın ilk yarısını aldık. 30 Mart, 10 Ağustos seçimlerini aldık. Ama haziran seçimleri, maçın ikinci yarısını alırsak bu maçı kazanmış olacağız ve ondan sonra 4 yıl genel, yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimi yok. O 4 yıl, yeni Türkiye'nin inşasında tuğlaları üst üste koyma yılları olacak. Köklü reformları, dev yatırımları yapmanın, o dört yılda gerçekten Türkiye şaha kalkacak. Ama bunun için bu kritik eşiği geçmemiz gerekiyor" dedi. Akdoğan, anketlerde de Ak Parti'nin yüzde 50-51 bandında görüldüğünü söyledi.

MHP VE CHP'YE ELEŞTİRİ

Diğer siyasi partilerin hepsinin bölge partisi, Türkiye'nin bütün şehirlerinde olan tek partinin Ak Parti olduğunu dile getiren Akdoğan, "Kimi doğuya, kimi batıya, kimi İç Anadolu'ya sıkışmış. MHP, CHP olarak Şırnak'ta bayrak sallayabiliyor musun, milletvekili çıkarabiliyor musun? Bunları yapamıyorsan sen zihninde bölmüşün zaten" dedi.

TERÖR ÖRGTÜ SU KAYNATIYOR

Son olaylarda da Kobani bahane edilerek, 6-7 Ekim olaylarının süreci sabote etme girişimine dönüştüğünü belirten Akdoğan, şöyle devam etti:

“Terör örgütü çok rahatsız. Silah bırakma fikrinin yaygınlaşmasından rahatsız. Bölgede normalleşme yaşanmasından rahatsız. İnsanların yaylaya çıkması, ticaret yapması, turizmin gelişmesi, bundan rahatsız. Ve silahı bırakmak istemiyor. 'Baskı ve şiddet olmazsa ben bölgede tutunamam' korkusuna kapıldı. Hükümet çözümü zorladıkça panik atak geçiriyor. Su kaynatıyor. 'Bir şekilde çözme ulaşılacak ben bunu nasıl sabote ederim'in içinde. İşte bölgede yol kesmeler, adam kaçırmalar, bunlar hep bu direnci ortaya koydu. Arkasından Kobani olaylarından sonra yaşananlar. İşte bunlar hep ayak diremeydi; 'Ben silahı, şiddeti, baskıyı bırakmam.' Ama ne oldu bir kırılma yaşandı. Bölge insanı eskiden devlete yönelik eleştiri getirirdi. Artık devlet şefkat elini uzatıyor, yatırım yapıyor, hizmet götürüyor. Zulmeden, tehdit eden, yakıp yıkan kim? Terör örgütü ve ilk defa bölge halkı devletten güvenlik talep ediyor. Terör örgütü olayları, 6-7 Ekim olayları kendi kendine olmadı. Orda şiddet uygulanması, farklı parti binalarının yakılması, Ak Parti'ye yakın diye birtakım işadamlarının yerlerinin yakılması kontrol dışı gruplar tarafından yapılmıyor. Bilinçli bir şekilde yapıldı."

TERÖR ÖRGÜTÜ YANDAŞ OMAYAN KÜRTLERE BASKI YAPIYOR

Terör örgütünün kendine yakın olmayan Kürtleri bir şekilde bölgeden kaçırma stratejisi izlediğini aktaran Akdoğan, "Tek bir vatandaşı tek bir Kürt insanını terör örgütüne musallat edip de zulmetmesi, baskı yapmasına boyun eğmeyeceğiz. İnsanımıza sahip çıkmak için ne gerekiyorsa devlet bütün adımları atacak" dedi.

HDP'NİN ÇAĞRISINA YANIT

'Çözüm süreci var' diye yaptıkları yanlışları söylemezlik etmeyecekleri yönünde de HDP'ye seslenen Akdoğan, Başbakan Davutoğlu'nun 'Bir parti gibi davranıp anayasa, yasalar çerçevesinde hareket ederse muhataplığı sürdürürüz' şeklindeki sözlerini hatırlatarak, şöyle konuştu:

“Tabi böyle olacak. Muhatap alırız diye bir partiye hiza vermeye çalışmıyoruz. Sen anayasa, yasalar çerçevesinde hareket edersen o zaman muhatap alınırsın. Meşru muhataplık odur, meşruiyetin zedelenirse muhataplığın da ortadan kalkar. Siyasi ve hukuki meşruiyetin güçlenirse o zaman sen muhatap haline gelirsin. Bu kaçınılmaz bir durumdur ve çözüm süreci var diye biz sizinle siyasi mücadele içine girmeyecek miyiz? Çözüm olsa da nihai sonuca ulaşsa da biz sizinle siyasi mücadeleye devam edeceğiz."

Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA) -