Günlerdir ciğerlerimiz yanıyor. Yüreklerimiz kan ağlıyor. Aklımız yas tutuyor. Çok acı günler yaşıyoruz. Sabotaj, ihmal, kasıt her şey var. Teşvik de var. Evet, teşvik. Bir kanuna ek yaptılar. Resmi Gazete'de yayınlandığı gün Ege ve Akdeniz başta olmak üzere 8 il, 16 ilçe, 50 noktada bir anda alevler yükseldi. Sanki, birileri o kanun maddesini okudu ve güzelim ülkeyi rant uğruna ateşe verdi. 

Türkiye'nin en büyük orman yangını olmuş. Kiralık 3 uçakla ateşe su taşıyorsun. İnsanlar ölüyor. Hayvanlar yanıyor, boğuluyor,  telef oluyor. Bitkiler, otlar, ağaçlar çamlar çıra gibi tutuşuyor. Hangi birini kurtaracaksın ki? Her biri can. Her biri yıllar süren emekle büyüdü.

ORMANDAKİ KAHRAMANLAR

İtfaiyeciler aç, susuz, uykusuz kaldı. Yorgunluktan yerlere düştü, kalkamadı. Kimi yolunu kaybetti alevlerin ortasında canını kurtarma savaşı verdi.

Yangına su olan kadınları tanıdım. Anadolu'nun cesur kadınları, birkaç ağacı kurtarmak için tepe, yamaç demeden kovalarla su taşıdılar.

Datça'nın yamaçlarında itfaiyenin hortumunu sırtlayan kahraman analar. Milli Mücadele yıllarında cepheye mermi taşıyan kadınlar gibi korkusuz. Şair Süheyla Taşçıer dizelerinde yazmış:

fotoğraf ötesi 

biz ölmedik 

yangına su olan kadınlar

izlerken ağladım

Anadolulu bacım

milli mücadelenin kadınları sanki cepheye mermi taşıyor

Kutlanacak fotoğrafta Ortacalı gazeteci Ömer Kundakçı imzası var. Datça Belediyesi'nin sayfasında yayınlandı.

İNSANLIK GÖREVİ YAPANLAR

Şahin Akdemir'i tanıdım ve hiç unutmayacağım. Yiğit, cesur ve genç şehit. Köyceğiz'de yangındaki itfaiyecilere motosikletiyle su taşıyordu. Ona bu görevi veren kimse yoktu. Kalbinden gelen bir sesle, iyilik yapma duygusu, sevap hanesini doldurma düşüncesiyle yola koyulmuştu. Birkaç kez gitti, geldi su taşıdı. Dumandan yüzünde siyah izler olmuştu, umursamadı. O sıcakta yorgunluğun da etkisiyle motorun direksiyon hakimiyetini kaybetti ve aramızdan ayrıldı. Onun yolunda olan Manavgatlı duyarlı gençler şimdi su taşıyor, aç hayvanlara saman götürüyor, insanlık görevlerini yapıyor.

 Anayasanın 169. maddesi diyor ki: 

"Yanan orman yerleri başka amaçla kullanılamaz ve tekrar ağaçlandırılır."

Hadi canım sende. Bugüne kadar hiç görmedik. Ne ana yasa takan var, ne baba yasa. Ormanı yakıyorlar, üstüne bina yapıyorlar. Hep rant hırsı. Örnek vereyim: Güvercinlik'te 30 hektar orman 2007 yılında yandı. Üstüne çok büyük 3 farklı otel yapılmasına göz yumdular. O günün Orman Müdürünü, en çok oy alan parti, "milletvekili yaparak" bir anlamda ödüllendirdi. 

ÇOCUK MU KANDIRIYORSUNUZ

Atatürk'ün kurduğu Türk Hava Kurumu'nun Onursal Başkanı olan Cumhurbaşkanı diyor ki: "THK'nın elinde yangın söndürme uçağı falan yok. Kulaktan dolma bilgilerle konuşuyorlar."

THK açıklama yapıyor: "Elimizdeki uçaklarla ve helikopterlerle, yangına ilk günden beri müdahale ediyoruz."

THK'nın yangın söndürme uçaklarını sattınız. Amacınız başka olabilir. THK'nın 1200 gayrimenkulüne sakın dokunmayın. Orada tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı var. Halktan alınan vergilerin payı var.

 Gıda tarım orman bakanı da diyor ki:  "Envanterimizde yangın söndürme uçağı yok."  Birkaç cümle sonra bu kez: "45 uçağımız var diyebiliriz."

Karar verin. Var mı, yok mu? Bunu kimse bilmiyor mu? Çocuk mu kandırıyorsunuz?

22.9 milyon hektar ormanı olan bir ülkenin yangın söndürme uçağı, helikopteri envantere alınmaz mı? Yangın çıkmayacak diye bir yerle anlaşma filan mı yaptınız? 

MİLLET YİNE BAĞIŞINI YAPAR

Aya uzay aracı gönderecektiniz, ne oldu? Pikniğe giderken uçak var. Yurtdışından hastanızı taşırken uçak oluyor. Yangın seyretmeye uçak buluyor, fotoğraflarınızı yayınlıyorsunuz. İtfaiye öncü aracı diye milyarlık makam arabalarına paranız çok.  Yardım hesabı açıyor, "millet cömerttir, verir" demeyi biliyorsunuz. Bu millet yine verir. Alçak gönüllüdür, yardım severdir, bağışçıdır. Bir de verdiğini haram ederse ne olur biliyor musunuz?

Yanan yerleri 99 yıl imara kapatın. Bu ülkede bir daha kimse orman yakmaz. Bu rant düzeni  sürdükçe, birileri ormanı yine yakar. Ormanı yakanlar kimse yaktığı o cehennem ateşinde yansın.