Dursun Gündoğdu
Bir teknik direktör düşünün…
Süper Lig’de liderliğe oynayan takımın başına geçiyor, burnunun dibinde oturan, kalpleri de o takım için çarpan futbolcuları görmezden geliyor, istediği yabancıyı alıp, istediği mevkide görevlendiriyor, ‘Yapma, etme” diyen yardımcı teknik ekibe burun kıvırıyor, maç öncesi gazetecilere ‘10-0, 20-0 maçı kazanacağız’ diyor, kendisini cihan padişahı, o yabancı futbolcuları bulunmaz Hint kumaşı sanıyor.
Bununla da yetinmiyor.
“Ben en iyisini bilirim” deyip kulüp başkanını, kulüp yöneticilerini de kafaya alıp yanlış yönlendiriyor.
Taraftar ise, aynı Akaydın Hoca’nın kampanyasında kullandığı slogan misali, “Vardır bir bildiği” deyip sesini çıkarmıyor. Takımına sahip çıkıyor.
Maça az bir süre kala, ‘Ben ondan daha iyi oynarım’ düşüncesiyle takımın en iyi futbolcusunu hiçbir gerekçe göstermeden oyundan atıyor. O da başka takıma gidince bozuluyor.
Maç günü gelip çatıyor.
Takıma alınan yabancılar dökülüyor. En çok golü de oradaki açıklardan yiyor.
Oyuncu transferlerini birlikte yaptığı, oyun stratejisini birlikte kurguladığı takım kaptanı ise Pensilvanya’dan kahve teklifi beklediği için kendini oyuna veremiyor.
Takım toplamda 15 gol yiyor, 5 golü ancak atabiliyor.
Ve takım küme düşüyor.
Sonra bizim teknik direktör çıkıp, ‘Bizim kale geniş ama onların ki dardı’, ‘Hakem iyi yönetemedi’, ‘Gollerimizi de saymadı’ deyip feryat ediyor.
Allah’tan futbol tek topla oynandığı için ‘Onların topu yuvarlak, bizim ki köşeliydi’ diyemiyor.
Şimdi size soruyorum.
Şampiyon bir takımı küme düşüren teknik direktörün sonu ne olur?..
Ya kulüp başkanı görevden alır veya kendiliğinden istifa eder gider.
Yok gitmez de, “Ben Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda da takımın başında olacağım”, ardından ,‘2015’deki Başbakanlık Kupası’ için de takımı hazırlayacağım, hatta o maçta bizzat ben oynayacağım” derse, biri de ona, rahmetli İnönü’nün ünlü bir sözünü hatırlatıp, ‘Hadi canım sende’ der…
Benim için siyaset de spor gibidir…
Sonuca bakarım.
İstediğin kadar ‘Maçta iyi oynadım’ de, ‘Seçimde elimden geleni yaptım’ de, mazbatayı veren hakim ile kupayı veren hakem skor tabelasına bakar.
Devrim Kök lafım sana…
Bu maçı iyi yönetemedin.
Bak, her gün ‘İstifa etmeli’ diyenlerin sayısı artıyor.
İstifa korkaklık, kaçıp kurtulmak değil, bir erdemdir.
Bir il başkanı için, ‘Görevden mi alınacak, istifa mı edecek?’ diye tartışma yaratılması önce CHP’yi yıpratır…
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Vay çakallar vay
Bazı çakallar, isim vermeden şahsımı hedef alan laflar ediyormuş. Kendilerinin çalıp kendilerinin oynadığı TV’ciklerinde benimle ilgili bazı laflar ulumuşlar.
Adımın bir harfinin bile o kirli ağızlarında dolaşmasını istemediğim bu minik beyinlilere göre, ben nasıl olur da bir belediyenin basın koordinatörü olurmuşum.
Rüyalarında gördüklerini, sanal alemde dolaşan dedikoduları gerçek sanan bu şahsına münhasır dönekler, tv’ciklerinden kafalarını çevirip çalıştıkları gazeteye de bir baksınlar.
Kurtuluş Savaşı’nın sembolü o gazeteyi ne hale getirdiklerini bir görsünler…
Cemaatten aldıkları reklam paralarını kursaklarına indirip solculuk taslayan bu çakallarla benim işim olmaz.
Ama gerektiğinde cevabı da en ağır şekilde alırlar.
Söz açılmışken açıklayayım…
Ben hiçbir CHP’li belediyenin basınla ilgili biriminde görev almadım, koordinatörü de olmadım.
Belediye başkan adaylığına soyunmuş birinin, teklif gelse dahi, böyle bir görevi kabul etmeyeceğini bu cahiller anlamaz.
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|