GÖZLEMLERİM
Bir yıldır tüm dünya kasıp kavruluyor bu corona yüzünden.. Bir virüs dünya gündemini ve yaÅŸamı deÄŸiÅŸtiriverdi. Tabiî ki aÄŸzı olan konuÅŸur misali her kafadan bir ses çıkmaya devam ediyor. Ve insanların kafasını karıştırmaya, neye inanacağını bilemeyen, ÅŸaÅŸkınlık içinde, kaygı, kuÅŸku, korku içinde, her ÅŸeye tereddüt eden kaos içinde, sonuçta stres zirveye çıkmış bir dünya toplumu.. Ne kadar aciz bir durum. O kadar da korkunç bir durum. Tam kelimeyle insanın acizliÄŸi sonucu pes ederek yenilmesi. Kime mi? Tabiî ki corona virüsüne karşı İFLAS.
Ben burada birbirinden çok farklı spekülasyonlara deÄŸinmeden, bilim mantıktır, araÅŸtırmadır, deneyimdir gerçeÄŸi ile konuya bilimsel açıdan devam edeceÄŸim.
İflasa neden olan corona mıdır? Stres midir? DüÅŸünün bir hastadan analiz için kan alınacak, iÄŸneyi gören hasta senkop geçirdi, yani bayıldı. Bayılmaya neden olan etken iÄŸne midir? Korku ve heyecanın sonucu mudur?.
Hepimiz bilgilenmek için resmi açıklamaların yanı sıra, internet ortamında gazete ve sosyal medyadan virüsle ilgili haberleri izlemek ve yaÅŸamımızı ona göre düzenlemekle meÅŸgulüz. Tabiî ki normal bir davranış. Ancak devlet sorumluları, tıp bilim insanları, dünya saÄŸlık örgütü gibi güvenilir kaynakların bilgi ve yönlendirmelerine karşın, sanki bilimselmiÅŸ gibi insanların kafalarını karıştıran spekülasyonların kirliliÄŸinin hat safhada olduÄŸunu gözlemleyebiliriz.
Çarşıda, pazarda, sanal ortamda yayılan coronaya karşı, yok sumak, yok yaban mersini, yok ada çayı veya buna benzer paylaşım veya haberler ne kadar bilimseldir? Bu duygu tacirleri ellerlinde kalmış ürünleri satabilmek için insanları kandırıyor olmasınlar.
Corona nedir? Bir tür virüstür. Virüslerin genel karakteri nedir? Bizzat kendisi canlı olmayan, ancak bir canlıya baÄŸlanarak çoÄŸalmasını saÄŸlayan bir asalaktır. O halde bu virüse karşı ne yapmamız gerekir? Her ÅŸeyden önce çoÄŸalmasını önlemek için bir canlıya baÄŸlanmasını önlemektir. Yani özellikle burun ve aÄŸzımızın sıkı bir kontrolü, kapalı tutulması, mümkün olduÄŸunca insanlar baÅŸta olmak üzere tüm canlılardan mesafeli olunması ve virüsün bulunabileceÄŸi ve yayılması için transferinin saÄŸlandığı kullandığımız eÅŸya, gıda ve ellerimizin hijyen olmasını saÄŸlamaktır. Böylece virüse karşı bir bariyer oluÅŸturmuÅŸ oluruz.
Bu bariyer çok önemlidir. Bariyerden geçebilecek virüslerin minimuma indirgenmesi ÅŸarttır.
İkincisi ise, bariyeri geçerek vücudumuzun herhangi bir hücresine baÄŸlanan virüsün etkisinin en aza indirgenmesidir. Bu da organizmanın immün sisteminin, yani bağışıklık sisteminin düzgün iÅŸlemesine baÄŸlıdır. Diyebiliriz ki, organizmayı savunan askerlerin saÄŸlıklı ve teçhizatlı olması gerekir.
Bir benzetme yapacak olursak, vücudumuz uçaklarla bombalanmak istenirse, savunmamız için uçak savarlarımızın; füzelenmek istenirse petriyotlarımızın olması lazım.
İşte burada çok dikkat etmemiz gerekir. Canlı organizmanın dinamik olması için metabolizmanın düzenli iÅŸleyebilmesi gerekir. Bunun için ise tabi ki organik bir bozukluk bulunmuyorsa, hayatımızın düzenli ve düzgün olması gerekir. Yani sistemimizin tüm çarklarının sıkıntısız dönmesi lazım. Yani sistemin normal çalışması için en önemli olan faktör de DOZ dur.
Doza bir örnek verecek olursak; hepimizin çok iyi bildiÄŸi kan glikoz düzeyi normal dediÄŸimiz düzeylerde vücudumuz için yararlıdır. Tüm hücrelerin normal aktivitesi ve yaÅŸamını devam ettirebilmesi için gerekli enerjiyi saÄŸlar ve aynı zamanda antioksidan özelliÄŸe sahiptir. Ancak doz yani kandaki miktarı azalırsa hipoglisemi meydana gelir ve hücrelerimizin beslenmesi bozulur, baÅŸta beyin hücreleri etkilenir en az etkilenen ise kan hücreleri alyuvarlardır. Buna karşın doz artarsa hiperglisemi olur ki havuz taÅŸar. Bu durumda ise glikoz organizma için oksidan etki göstereceÄŸinden vücuda zararlı hale gelir.
Bir ÅŸaheser olan vücudumuz, bizim dikkat etmememize karşın kendisini kompansetuvar mekanizmaları ile dengeye getirir. Kan glikoz düzeyinin düÅŸmesinden az etkilenen alyuvarlarla oksijen taşımaya devam ederek hücreleri canlı tutmaya çalışır. Kan glikoz düzeyinin artmasına karşın ise böbreklerden glikoz atılımı ile düzeyin düÅŸmesini saÄŸlayarak dengeye getirir. Yani bizim hatalarımızı vücudumuz kendiliÄŸinden düzeltmeye çalışarak DENGEye getirir ve canlılığımız saÄŸlanmış olur.
O halde DOZ çok önemlidir. ÖrneÄŸin, vücudumuz için katı yaÄŸlardan çok sıvı yaÄŸlar yararlıdır. Veya yaÅŸamımız alanlarında vücudumuza zararlı olan OKSİDAN MADDELER yani toksik moleküllere ( dumanlar, otlar, gıdalar gibi) karşı ANTİOKSİDANlar ( bir çok bitkiler. Takviye ürünler ) yararlıdır. Evet ama abartmamak lazım yararlı diye zeytin yağı içilmez, zararlı diye ÅŸeker tamamen kesilmez. Veya oksidanlara karşı vücudumuzu savunmak için, tütün kullanarak etkisini azaltmak için antioksidan almak ne derece doÄŸru bir yaklaşımdır? Buna kendini kandırmak denir. Organizma kanmaz. Tek yönlü beslenme organizmaya zarar verir. SaÄŸlık bozulur.
Hepimizin bildiÄŸi Hipokrata sormuÅŸlar; çok güzel anlatıyorsun, bunları yemek gerek saÄŸlıklı olmak için, bunlardan uzak durmak gerek saÄŸlığımızı korumak için, peki ya hiç hastalanmamak için ne yapmalı? Cevap: hiçbir ÅŸey yemeyin.
Peki ne yapmamız lazım? Önerim: Hiçbir bilimsel veriye dayanmadan, pazarda domates, biber, muz vs. için coronaya iyi gelir; sosyal medyada veya internet sitelerinde baharat, bitki çayı veya bazı takviye ürünleri için yapılan reklamları iyi araÅŸtırmadan her ÅŸeye inanarak alınmamalıdır. Ayrıca, medyada yayınlanan abartılı corona haberleri ile sosyal medyada paylaşılan bazısı espri mahiyetinde olan saptırma bilgilerden etkilenerek, paniklemeden, kaygılanmadan, korkmadan strese girmeyerek, sakin, mantıklı, tamamen bilimsel verilere kulak asarak, ruhsal dengeyi ve her ÅŸeyden biraz yani düÅŸük dozda çeÅŸitli gıdalarla beslenerek fiziksel dengeyi oluÅŸturmamız lazım.
Vücudumuz için, bağışıklık sistemimizin güçlenmesi için, organizmamızın saÄŸlıklı ve dengeli çalışması için stresten uzak, sakin, her ÅŸeyden biraz ilaç niyetine misali beslenmek yeterlidir. Yoksa stres uykusuzluÄŸa, uyumamak ve düzenli beslenmemek anormal metabolizmaya, kilo almamıza, bu da bağışıklık sistemimizin düÅŸerek canlı organizmamızın iflasına yol açar.
Ama bir bakanın televizyonlara çıkıp “radyasyonlu çayı ben içiyorum iÅŸte bir ÅŸey olmuyor” ÅŸeklindeki yaklaşımını da anımsıyorum.
Coronaya karşı ne iyi gelir? Acaba anlatabildim mi?
Sakinlik, sabır, sakınmak, hayatı severek ruhsal ve fiziksel dengeyi korumak. Sevgilerimle..
![]() ![]() |
![]() |
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |