Yeni bir haftaya başlarken size iyi dilekler yollamayı ve yaşanan güzelliklerden bahsetmeyi ne kadar isterdim.! Ama ülke olarak yaşadığımız durumlar nedeni ile bu düşüncelerimi ne yazık ki gerçekleştiremiyorum.
 
Korkar oldum sosyal medya sayfalarına bakmaya, televizyonda haber dinlemeye, gazete okumaya... Aklımın, beynimin, almadığı olayları okumaktan, duymaktan, seyretmekten çok yoruldum. Çaresiz olmaksa çok acı...
 
Bu gün konum Gaziantep'te yaşanan iki olay... Öncelik; bir düğüne davetli gibi giden canlı bomba...
 
Düşünemiyorum, insanlar en mutlu günleri için , tüm sevenleri, eşleri dostları, akrabaları, arkadaşları ve aileleri ile  evlatlarının mürüvveti için bir araya gelmişken, kansızın biri canlı bomba olarak davetli gibi o mutluluğun arasına girecek ve onların bu mutlu gününü cehenneme cevirecek... Bu nasıl bir vicdan? Soruyorum neyin ideolojisi? O düğünde çoluk çocuk, yaşlı, genç bir arada bir mutluluğu paylaşıyorlar terörün orada işi ne? Gerçi her yerde ne işi var ki? Cevap arıyoruz da maalesef ki canlar gidiyor, ocaklar sönüyor ama cevaba ulaşmak ne mümkün... Terör nerede yaşanırsa yaşansın asla kabul edilemez... Bizlere bu acıları yaşatanları rabbime havale ediyor hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara da şifa diliyor terörü de şiddetle lanetliyorum...
 
İkinci olay yine Gaziantep'ten...
 
Hepimiz biliriz ki Gaziantep dünyanın en ünlü mozaik müzelerinden biri olan Zeugma müzesine ev sahipliği yapan ve bu yüzden de özellikle Japon turistlerin çok ziyaret ettiği bir şehrimiz... En son iki yıl önce gittiğimde bizzat şahit olmuştum Japon turist yoğunluğuna. Buraya kadar her şey güzel... Turizmin sancılı geçtiği şu günlerde ülkemize gelen yabancı misafirlerimize geleneksel Türk konukseverliğini daha çok göstermemiz gerekirken sosyal medya sayfalarında karşıma çıkan görüntülere inanamadım...
 
Gaziantep sokaklarında altı yada yedi kişilik bir Japon turist gurubu sadece "müslüman" olmadıkları için sakallı bir adam, şalvarlı üç kadın tahminimce adamın oğlu olan iki erkek ve dört beş çocuk tarafından resmen kovuluyorlar... Yok şaka falan değil, gerçekten "defolun gidin, ne işiniz var ülkemizde" diyerek turistlerin üzerine yürüyorlar... Yazık zavallı Japonlar bir şey anlamadıkları için şaşkın şaşkın bakıp bir oyana bir bu yana gidiyorlar, hızını alamayan sakallı adam o sırada parkı süpürmekte olan temizlik işçisinin elinden süpürgeyi alarak turistlerin üzerine yürüyor.!!  Ve ne enteresandır ki kimsede bu yobazlara ne yapıyorsun dur demiyor... Şaşkınım, üzgünüm, söyleyecek bir şey bulamamanın acısı içindeyim...
 
Sosyal medyada dolaşan bu görüntülerin yetkililer tarafından incelenerek bu terbiyesizliği yapan yobazların cezalandırılması en büyük arzum... Ne demek ülkemize gelen turisti dini bizim dinimiz değil diyerek sopayla kovalamak... Allah bu zihniyette olan insanlardan ülkemizi korusun... İşte gerçektende sözün bittiği yerdeyiz... Ne yazsak ne çizsek nafile... Bu beyinler aramızda yaşadıkça bir ileri üç geri gitmeye mahkumuz...
 
Bir başka üzücü olayda transeksüel olarak yaşamını sürdüren 22 yaşındaki Hande Kader'in ortadan kayboluşu üzerine arkadaşlarının kayıp ilanı vermesiyle başladı. Ve geçtiğimiz günlerde Zekeriyaköy'de yakılmış bir ceset bulundu. Zekeriyaköy'de yakılmış olarak bulunan ceset ne yazık ki Hande Kader'e ait çıktı...
 
Her vatandaşın cinsel yönelim, cinsel kimlik, din, ırk gözetilmeden korunması gerekmez mi? Yazık çok yazık... Bence sizden farklı yaşantıları olanları değil, içinizde ki katili öldürün...
 
Evet sevgili dostlar yazımın başında da dediğim gibi yaşanan bu olumsuzluklar insanın tüm motivasyonunu yok ediyor, ama bizlerin, inancımızla, birlikteliğimizle, sevgimizle tüm bu yaşananlara el ele göğüs gereceğimize inanmaktan da vazgeçmiyorum. Sevgiyle kalın...