Değerlendirmelerinizi okudum, hepsinden de memnun oldum. Fakat bazı yanlışlarınızı düzeltmek de hakkım olsa gerek:
1. Birbirini andıran tepkileriniz, birbirinizi tanıdığınız şeklinde yorumlanabilir. Olsun, ben öylesini daha çok severim. Örgütlü toplum her zaman üstündür.
2. Kabadayıca verilmiş sıradan yanıtlar benim alanım olmadığı için onlara hiçbir şey diyemem. 3.Benim kısa değerlendirmemde, dönme dolabın yersiz olduğuna dair en ufak bir ima edici kelime yoktur, bir daha bakın isterseniz. Yatırımı yapan ve işletenle ilgili tek bir olumsuz virgül yoktur, boşuna aramayın. Lakin "çember" oluşu bir aşağılama değil, dünyanın her yerinde böyle tanımlanır. Mısır'dan örnek veren arkadaşımız da bilir ki o "taş yığınları" piramittir. Mısır Piramitleri... Geometriden ödünç alınan bu kavramlarla tanımlanmak hiçbir şeyi küçültmez. 4. Benim sorumluluğunu üstlendiğim paragraf bu sitedeki haberde bir tanedir ve dönme dolabı adlandırmayla sınırlıdır. Bunun dışındaki metin editöre aittir. Dolayısıyla benim kim olduğumdan, ne yapmış olduğumdan bahsetmesi ve bir benzetme yapması tamamen site yönetiminin takdiridir. Editoryal bağımsızlık diye bir durum vardır, Türkiye'de epeydir unutuldu ama ona saygı göstermek esastır. Eğer varsa bilgi yanlışlarını düzeltmeyi rica edebiliriz, bunun dışında ne diyebiliriz ki... (Özür: Don Kişot İngiliz değil, İspanyol'dur.) 5. Antalya'nın kalbi, bütün dirençlerinize rağmen Antik Limanı, Yivli Minaresi, Saat Kulesi ve her sokağında bizi selamlayan tarihi yapıların olduğu Kaleiçi'dir. 6. Büyük çembere "Antalya'nın Gözü" demeniz tabii ki yerinde olur. Her kentin gelişen hayatında yeni simgeler ortaya çıkabilir ama başkalarından isim çalmadan yüceltilmelidirler. 7. Hiçbir yerde reklama ihtiyacım olmadığını, hiçbir reklamın bu yaşımdan sonra beni bir yere taşımayacağını, siz değerli arkadaşların da bilmesini isterim. 8.Eleştiri ve tartışma kültürü gitgide bu toplumu terkediyor. Herkes kendisinin ve yaptığının alkışlanması dışında bir şey beklemiyor. Yer yer tanımadığınız birini küçültmeye ve alçatmaya kadar vardırdığınız ekteki yazılarınız eleştiri kültüründen ne kadar uzaklaştığımızın güzel örnekleridir. Beni Don Kişot değil, bir eşeğin üstünde Sancho Panza yapacak olan, tam da bu tahammülsüzlüktür.