Bir kooperatifin Devlet ve Terbiyesi ile Ímtihanı
Devlet ve terbiye kelimelerini bir araya getirince "devlet terbiyesi" diye telaffuz edilir ve doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık, hukuka ve yasalara bağlılık, insanların hakkına ve hukukuna saygılı davranmak gibi bir çok erdemi içinde barındirir.Genellikle devletin çeşitli makam ve mevkilerinde önemli görevler üstlenmiş kişileri tasvir ederken kullanıldığı gibi bazende bu görevleri icra etmiş şahıslar kendilerini bir topluluğa tasvirde kullanılırlar. Devletin önemli kademelerinde makam mevki işgal etmiş ve halende etmekte olan kişiler tarafından kurulmuş bir kooperatif düşünün; düşünün ki, kendisini vali diye tanıtan ve bu şekilde hitap edilmesinden hoşlanan uzun yıllar vali yardımcılığı yapmış bir genel müdür, emekli muvazzaf kaymakamlardan oluşan yönetim kurulu üyeleri tarafından kurulmuş bir kooperatif.
Kooperatifler; her ne kadar insanların ekonomik kazanımlarına katkı sağlamak maksadıyla devlet eliyle ve denetiminde yasa ve mevzuatlarla sinirlari çizilerek bir elin nesi var bin elin sesi var sözünün tam da karşılığı bir anlayisla kurulmuş olsada yıllar içinde art niyetli hasis menfaatlerine düşkün daha ağır ama doğru tabir ile hırsız kişi kişilerce kuruluş felsefesinden uzaklaşmış, yozlaşmış ve rant elde etmek isteyenler için gelir kapısı haline gelmiştir. Bunlari uzun uzadiya şu sebeple anlattım, ben de bu habere konu kooperatife geçmişteki acı tecrübelerimize rağmen kendilerini tasvirlerde kendilerinden önce devleti ön plana koyup güven telkin eden şahıslar yüzünden 2018 yılında mevcut olan bir dairemi de satarak üye oldum. Kısa bir süre sonra o kendilerini ifadede, şahsiyetlerini devletin şerefli makamlarının arkasına saklayan bu şahısların Anadolu''nun en yoksul köyünde yasayan gariban köylünün dünyaları verseniz altına imza atmayacagi akceli işlere nasıl imzalar attiklarinı o arkasına saklandıkları koltukları nasıl kirlettiklerini üzülerek müsahade ettik.. Uzun uykusuz stres dolu bir mücadeleden sonra o makamlarına saygı duyduğumuz şahıs şahıslar 2019 yılı genel kurulunda bizlere her yaptığı sahtekarlık tan sonra " Yaptım ama niye yaptım hele bir sor". diyen banker bilo filmini hatirlattilar. Bunulada yetinmediler, O
dönemde ve halen şahsımca Antalya''nın en güzel projesini nasıl batirdiklarini, yönetim kurulu kararları ile buharlastirdiklari alın terlerini , yedikleri kaburgaları, müteahite kaz dağlarında yaptırdıkları villaları savcılık tarafından tespit edilmiş milyonlarca müteahit - yönetici para transferlerini, kıyak üyelikleri, satılmadigi halde satıldı diyerek geri çevirdikleri insanları, emlak firmasina ödedikleri %10 luk promosyonları, yönetimin bilanço giderinde gösterdiği ancak emlakçının masraflarını ben ödedim dediği milyonlarca liralık reklam giderlerini, kooperatif içinde yegenlerine çocuklarına kurdurduklari şirketleri, aylık ekonomik durumlarına göre değişken maaşlarını, bankalara borç yerine odedikleri faizleri, alacaklı bankalardan paraları başka bankalara açtıkları hesaplar üzerinden kacirirken maaşlarını almayı ihmal etmediklerini ...anlatmak yerine Rus uçağını, etkileri henüz görülmemiş pandemiyi kendilerine siper ettiler. Kurul öncesinde bizi ibraz etmesseniz diye başlayan ve parmak sallanan sözler yerini ibra edin lütfen diyen sözlere bırakmıştı artık ve biz bu insanları önce Allah''a sonrada yargıya havale ettik.
Şimdi bizi bu yükün altından kaldıracak bir lider lazımdı ve biz liderimizi çoktan belirlemiştik. Mehmet Mücahit SAHiN. Yonetimi devraldiktan sonra "bu kardeşinize güvenin ben bu evleri bitiricem" dediğinde aklı mantığı olan ve realist düşünen herkesin inanmadığı gibi açıkçası bende o gün bu evlerin mevcut şartlar altında bitirilebilecegine inanmamıştım. Devlet terbiyesi yine yaniltmisti bizi. Bu sefer işgal ettiği makam mevkinin arkasına saklanip mazeretler üreten değil söylediğinin arkasında duran biri vardı dümende. Artan inşaat maaliyetlerini öngörüp öncesinde tedbir alan, her geçen gün yükselen doları, pandemiyi yüksek faiz oranlarını bahane etmeden yoluna devam eden bir kaptan.
Kooperatifin bitme noktasına geldiği artık insanların terasina bahçesine koymak için eşya aldığı bir dönem de bazı üyelerin cep telefonlarına gelen bir mesaj.. Mesajin ilk satırlarında devletin kademelerinde yaptığı görevleri ve halen devlet kademesinde olduğunu bagli olduğumuz belediye başkanına danışmanlık yaptığını anlatarak kendini tasvir eden yani haberinize konu olan malum kişi.. Benim yazim gibi uzun uzadıya yazılan cümleler. Cümleleri okudukça yanlış bir şeyler olduğunu hissettim. Yanlisliklar tabiki yaziyi yazanla ilgiliydi. 2018 yılında yönetimde olmayan bu şahıs o dönemde yönetimde olduğunu , 2019 yılı yazinda üyeliği olmadığını beyan etmesine rağmen Mayıs ayında hisse aldığını iddia ediyor ve bunun üzerine birde başkanın akıl sagligi ile ilgili endişelerinden bahsederken kıyak üyelik aldigini ( ki bana göre haksız üyelik ) kendisi beyan eden bir şahsın kooperatiften ayrılmasından yönetimi sorumlu tutuyordu. son vurucu sözünü söylemişti."Ben bu Kooperatif kurulduğu günden beri yoğun ve karşılıksız emek verdim" sözü ile kooperatifin kurulduğu 2015 haziranından beri kooperatif ve geçmiş dönem yöneticilerle ilişkili olduğunu kendi beyanı ile ifaade ediyordu.. ama karşılıksız. işi gücü bırakmış ve kooperatifin kurulduğu günden beri karşılıksız yoğun bir hizmet vermiş.. Ne vefakar insanlar var helal olsun böylelerine! demek geliyor insanın içinden.Acaba bizlere gönderilen ve bizi secmezseniz diye tehdit edildigimiz mesajlardan o yoğun ve emek dolu tabiki de karşılıksız ifa ettiği dönemde haberdar olmuşmuy du. Belki de o yoğun ve emek içinde geçen karşılıksiz hizmetler içinde o mesajları kaleme almak ta vardı. Kim bilir? Yoğun emekleri karşılığında balık restorantlarda yenilerek temsil ve ağırlama giderlerine havale edilen yemek faturalarına konu olmuşmuy du, yada hayır ben öderim mi demişti. Eyyyy yöneticiler efendiler kendinize gelin 30bin TL 25 bin TL maaş ta nedir edepli olun lütfen demek aklına gelmiş mıydı.. yukarıda yazılı mahkemelere konu onca haksızlıkların birini görüpte neden bir whatsup grubu kurup uyeleri uyarmadi da şimdi üye olmayan insanları da arkasına alarak bir atılım yapiyor?Bir insanın o kadar yoğun ve emek dolu mesai harcadığı günlerde bunları görmemesi mümkünmü… diye deli sorular akla geliyor hep. Yavuz Bülent in di sanırım Anadolu şiiri vardir. Yıllar yılı suzuz kaldım yıllar yılı aç, şükrederek kaltigim sofralarımda ya soğan ekmek olurdu yahut bulamaç, Hastalarım vardı ölüm döşeklerinde ne doktor yüzü gördüm ne ilaç,........ Devlet deyince vergi gelir aklıma asker deyince kırbaç bizde bitmez bu dertler kulaç kulaç diyerek Anadolu insanının devletten korkusunu anlatır. Ama öyle korku değildir o.. içinde saygı vardır. Boynu kıldan incedir devlet denince. Yanlış yapmaktan korkar devletine karşı. Önünü ilikler, önünde bayrak dalgalanan bir kapıdan içeri girince. Içerde devlet vardır çünkü. Devlet yücedir, en netameli günlerde sığınılacak limandır Anadolu insanının gözünde.. O limanda çalışmak zordur. Tüm iyi erdemleri taşımayı gerektirir. Biz o erdemi yıllardır tasiyanlarla bir yola baş koyduk diğerlerini de yargıya havale ettik. Ve birde taş şiiri hediye ettik.
Çeşmeler kemerler senden yapılır,
senden yapılır Allah''a çıkan merdivenler,
namaz vakti müslümanlara senden haykirilir,
Allah sevmediği kullarını taş edermiş,
görmedim ama inanırım,
bir gün gelecek gökten yagacakmis sanırım,
Taşlarda vefa taşlarda ebediyet, taşlardan başka tarihe ne vermiş medeniyet.
Insan oğlu taş olur baş yarar,
Taşı üst üste koyup yapar ve bir yandan yıkar,
Ve bir gün uzatılır boylu boyunca musalla taşına
Yine bir taş dikilir başına
işte o taştır insanoğlundan baki,
Üstünde bir tarih ve birde Fatiha..
işte buda bizim hikayemiz ....