Hangi makam olursa olsun.

Makamların vebali hem ağır hem de büyük.

Belediye başkanlığı bir ölümlü fani için en kutsal görevlerden.

Başkan demek, vatandaşın cenazesinde ve düğününde en yakın olanı demek.

Yeter ki, halk insanı olabilsin.

Saydam, hesap verebilir, şeffaf ve dürüst olsun.

İhaleleri halka açık, naklen ve şaibesiz verebilsin.

Geçtiğimiz hafta yerel yönetimler için sandığa gittik.

Seçime damga vuran unsurlar seçimi belirledi.

Emeklinin küskün olduğu.

Ekonominin zor bir dönemden geçtiği.

Egosu tavan yapmış, kibir abidesi siyasilere kızgın bir ortamda.

Derin yoksulluğun hüküm sürdüğü.

Bir seçim atmosferi yaşadık.

Tüyü bitmemiş yetimlerin ve çocukların hakkını yemeden.

Yandaş, hemşehri, seçmen ayrımı yapmadan.

Sevgiyle, emekle ve hakkını verdikten sonra.

Başarısız olmak ne mümkün.

Gelelim gözlemlerime.

18 Aralık’tan bu yana

104 gün coşkulu ve anlamlı bir Belediye Başkanlığı adaylık süreci yaşadık.

Avcılar Belediye Başkan adayı olarak 10 mahallemizi sokak sokak gezdik.

Seçim sathında benzersiz bir tecrübe, deneyim ve birikim kazandık.

Tabiri caizse kitap değil, ansiklopedi yazacak kadar hatıra ve tespitler edindik.

Seçim sürecinin başlangıcından beri ulusal medya sanki iki parti varmış gibi.

Algı yaratıldı. Mesajlar sunuldu.

Yerel medya paylaşımları iki parti dışında diğer partileri gör(e)medi.

Birikimli. Donanımlı. Halk insanı.

Çok değerli Başkan adayları ile tanışma imkânım oldu.

Vatandaş seçimlerde promosyona öyle bir alıştırıldı ki,

Standımıza gelen ziyaretçiler.

‘Siz ne veriyorsunuz’ diye sorunca.

Promosyonun kaynağının yine kendileri olduklarını bilseler keşke.

Seçmen siyasilere kırgın. Siyasetten umudunu kesmiş.

Beklentisi yok denecek kadar az.

Kavga, kutuplaşma ve kaos istemiyor.

Sahada siyaset medya okuryazarlığı zayıf.

Seçmen sosyal Belediyeciliğin egemen olmasını istiyor.

Esnaf sadece seçim zamanı gelen siyasileri istemiyor.

Görüştüğüm çoğu seçmene sordum.

Adayın müziği, afişi, broşürü tercihinizi etkiliyor mu?

Aldığım cevaplar ‘Kesinlikle hayır’ oldu.

Seçim bölgesinde çoğu seçmene sordum.

‘Belediye Başkanından beklentiniz nedir? Diye

İlginçtir.

‘Bize zararı olmasın da ne yaparsa yapsın’ diyenler oldu.

Çok acı verici olsa da böyle cevaplar da duydum.

Oysa yerel seçimde adayın kalibresi, özgeçmişi.

Projelerimizi ve ekibimizi hiç kimse sorma zahmetinde bulunmadı bile.

Bilinçli seçmen adayda beden diline, samimiyete ve içtenliğe bakıyor.

Avcılar ilçesi spor tesisleri bakımından oldukça zayıf.

Kadınlar için spor yapabilecekleri spor alanları yok.

20 Yıl önce yapılan bir kültür merkezi dışında salon yok.

Taziye evi yok.

Öğrenci kenti olmasına karşın yeterli eğitim ve hobi merkezleri yok.

Avcılar eski popülaritesinden uzak ve tipik bir bozkır kasabasını andırıyor.

Esnaf yeteri derecede üniversite öğrencilerini çekemiyor.

Bu konuda cazibe merkezi olmak için Belediyeden destek ve proje bekliyor.

Avcılar ilçesinde gençler arasında madde bağımlılığı sorunu var.

Bağımlılığın da vebali Belediyeye ait.

Sebebi de çok basit.

Çocukların ve gençlerin gidebileceği spor alanları ve hobi merkezleri yok.

Otopark sorunu had safhada.

Kentsel dönüşüm tam anlamıyla çözümlenemedi.

Sorunlar belli. Çözüm belli.

Seçimden sonra.

Hemşehri dernekleri, kent konseyi ve STK’lar belediye ile iletişimde olmalı.

Harcanan her kuruşun hesabı sorulmalı.

Seçim süreci şunu gösterdi ki, seçmen susuyor.

Sabrediyor, sineye çekiyor. Sandıkta son sözü söylüyor.

Ülkemizde değişim ve demokrasi için sivil toplum ruhu güçlenmeli.

Siyaset medya okuryazarlığı için siyasal partiler sürekli eğitim vermeli.

İçi boş sloganlarla vatandaşın itibar etmediği ortada.

Kaybedenler seçimlerde sandığa gitmeyen vatandaşa ulaşmalı.

Sebepleri öğrenilmeli, insanı esas alan politikalar üretilmeli.

Belediyeler hizmetlerin odağına insanı koymadıkça.

Bir dönem sonra sandığa gömülmeye mahkûm.

Gelelim Avcılar ilçesine.

Önümüzdeki seçimlere kadar Belediye meclisi oturumlarını ve icraatlarını takip edeceğiz.

Vaad edilen projeleri de......