Aklımızla dalga geçmeyin...

BRAVO VALLAHİ HOCAM…

Akdeniz Üniversitesi bir haber geçti…

Güler misin, ağlar mısın?..

Hani ben olsam, bu açıklamayı yaparken utanır, sıkılır, gündeme bile getirmem.

Ama üniversite tam tersini yaptı.

Haberin başlığı şu; ‘Akdeniz Üniversitesi dünyanın en iyi üniversiteleri arasında…’

Maşallah, maşallah…

Haber şöyle başlıyor;  “Akdeniz Üniversitesi, dünyanın en iyi üniversitelerini sıralayan Dünya Üniversiteleri Sıralaması’na (Times Higher Education -2019) Türkiye’den giren üniversiteler arasında 13. sırada yer aldı.”

Helal…

Habere devam ediyoruz;

“Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal; “Bu önemli bir başarı. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda üniversitemizin dünya üniversiteleri ile yarışır düzeye gelmesi ve ulusal ve uluslararası alanda her geçen gün büyüyen ve gelişen bir çizgiye sahip olması mutluluk verici.”

Bravo vallahi hocam…

Geçtiğiniz bu haberi, bünyenizdeki iletişim fakültesindeki öğrencilere gönderin. Gönderin de, bir gerçek nasıl saptırılır, bir olay nasıl manipüle edilebilir öğrensinler…

Hocam, bir olayı saptırma ile ilgili tez hazırlanacaksa bu haberiniz dünya çapında örnek olur.

Aslında gerçek şu;

86 ülkeden 1258 üniversite değerlendirmeye alınıyor. Akdeniz Üniversitesi’nin sıralamadaki yeri 1000 + … Yani, Akdeniz Üniversitesi’nin sıralamadaki yeri 1258 üniversite içerisinden 998’inci değil, 999’uncu değil, 1000’nci değil 1000’den sonraki bir yer…

İlk 1000’e bile girememişsiniz.

Siz bu değerlendirmeye dahil edilen 23 Türk üniversitesi içinde 13’ncü olmuşsunuz…

Şimdi, bu övünülecek şey mi?..

Hocam, uluslararası bir değerlendirmeden ulusal bir sonuç çıkarmanızdaki dehanıza bayıldım…

(Not: İlk 1000’de olan Türk üniversitelerini size söyleyeyim… Sabancı, Koç, Bilkent, Boğaziçi, Hacettepe, İTÜ, ODTÜ, Anadolu, Atılım, Erciyes, Gebze Teknik, İstanbul Üniversitesi…)

***        ***       ***

BİZİM BAŞKANIN HALLERİ

Çay davetinden çay davetine giden bir ilçe belediye başkanımız var.

Bir şey dediğim yok…

Gitsin…

Afiyet şeker olsun…

Tek diyeceğim; çayı şekersiz içsin, yoksa kilo yapar…

Geçenlerde bir resimde gördüm gül cemalini...

Kendi bölgesinde büyük ve önemli bir tesisin açılış törenindeymiş...

Kendisi önde arkada kocaman bir tesis…

Helal olsun dedim içimden…

Çay içmekten fırsat bulup tesis bile yapmış bizim başkan…

Ajansın geçtiği haberden okudum aslında ne olduğunu, ne bittiğini…

Seralar için toprak üreten fabrikanın açılışında konuşan çok muhterem başkanımız, kürsüye çıkmış, elini havaya kaldırıp, ‘İlçemiz gelişiyor’ demiş…

Sonra kurdele kesme faslına geçilmiş…

Bizim başkan en ortada, elinde makas, yüzünde de gülücük…

Millet alkışlamış…

Şak… Şak… Şak…

Boşuna heyecanlanmışım…

Çünkü, tesis belediyenin değilmiş…

Başkanın açılışını yaptığı şirketin adı; Van Der Knapp…

Tesise asılan tabelada yazan ise; Antalya Substrat…

Şirketin ismindeki Van, bizim bildiğimiz Van Gölü’nün olduğu Van değil…

Tesisin adındaki Antalya bizim Antalya ama Substrat’ı ne anlama geldiğini inanın bende çıkaramadım.

Çünkü, fabrikayı kuran Hollandalı bir firma…

Elin adamı, Antalya’nın toprağını alıyor, fabrikada işlemden geçiriyor, Antalyalı seracıya ‘Substrat’adıyla satıyor.

Elin taşıyla, elin kuşunu vurmak işte buna denir.

Bizim belediye başkanı da törende sadece konuşuyor; ‘Gelişiyoruz, ilerliyoruz’ diyor…

Var mı çay içen…

***         ***         ***

İTHALATTA YERLİ SANAYİCİYE KOLAYLIK SAĞLAYIN

Laf hazır fabrikadan açılmışken, Ankara’dakiler sesimi duyarlar veya buradaki birileri Ankara’ya duyururlar diye bir iki kelam edeceğim.

Daha doğrusu bir öneride bulunacağım.

Ben bu işlerden mesul bürokratlara ve ATSO Başkanı Davut Çetin başta olmak üzere ekonomiyle ilgili tüm özel sektör aktörlerine seslenmek istiyorum.

Madem ekonomide yerli üretimi destekliyoruz, Antalya’da, Bursa’da, Kocaeli’nde, İstanbul’da velhasıl Türkiye’nin neresinde olursa olsun, Türk müteşebbislerinin fabrikalarında ürettiği malların, mamüllerin ana hammaddelerini ithal ederken kolaylık sağlansın.

Dikkat edin, yaptıkları ıvır zıvır ithalat kalemlerini demiyorum, ana hammaddelerini diyorum.

Adamların zaten dövize endeksli hammaddeleri alırken belleri bükülüyor, birde vergi yüküyle siz yüklenmeyin.

Yani, vergi indirimi dahil tüm iyiliği yapın…