Muhittin Böcek cezaevinde evleniyor mu?

Bu sabah uyanır uyanmaz bir dosttan gelen WhatsApp mesajı;

“Reis içerde evlenme hazırlıklarına başlamış. Düğünümüz var.’

Reis dediği de cezaevinde yatan Muhittin Böcek…

WhatsApp grubunda bulunan bir başka arkadaş ona cevap vermiş;

‘Pembe oda yapacaklar:)’

İlk mesaj yazan arkadaşı aradım, ‘Doğru mu?’ diye…

Güvenilir bir kaynaktan aldığını söyledi.

Mesajı yazan arkadaşa güvenirim ama kaynağını söylemediği için tereddütte kaldım.

“Peki evleneceği kadın kimmiş?” dedim, geçtiğimiz ay emniyete ifade veren, oturduğu evin Muhittin Böcek’e ait olduğunu, başkanın kendisine Rolex saat aldığını itiraf eden ve sonra o saati emniyete teslim eden M.K imiş…

M.K’nin Böcek ile gönül ilişkisinin Konyaaltı Özel Kalem’de iken başladığını ve büyükşehiri kazanınca burada devam ettiğini itiraflarından biliyoruz.

Neyse, arkadaş kaynağını söylememekte ısrar edince benim telefon açıp taraflara, ‘Doğru mu, değil mi?’ sormam gerekiyordu.

Muhittin Böcek cezaevinde olduğu için böyle bir şansım yoktu.

Aklıma vekili Büşra Özdemir geldi.

Öyle ya o vekiliydi ve bu konuyu da bilebilirdi.

Üstelik, nikahı da onun kıyacağı söylenmişti bana…

Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Büşra Özdemir’i aradım ve yekten sordum, “Biz gazeteciler, size hep yatırım, ihale, siyaset gibi ciddi meseleleri soracak değiliz. Ben bu kez size hayırlı bir işi soracağım. Sizin de adınız geçtiği için doğru mu, değil mi öğrenmek istiyorum. Muhittin Böcek cezaevinde evlenecek mi?”

Önce güldü, ‘Yok öyle bir şey’ dedi.

‘Olsa haberiniz olur muydu?’ dedim, ‘Tabi ki olurdu’ cevabını aldım.

Öyle ya, evlilikte resmi işlemler belediyede yapılıyor.

Tabi Böcek ve iddia edildiği gibi müstakbel eşi olacak M.K resmi işlem için Antalya Müftülüğü’ne başvurmadıysa…

Özdemir’e güvenerek son noktayı koyuyorum; Eğer Muhittin Böcek’in cezaevinde evleneceği iddiası gelirse bilin ki doğru değil…

Bunu sağdan soldan duyarsanız, vekili diyor ki; ‘Böyle bir şey yok’

Ondan habersiz müftülük nikahı kıyarlarsa da, ‘Hayırlı uğurlu olsun, Allah bir yastıkta kocatsın’ demekten başka ne yapabiliriz ki ?..

GELELİM ARKAMDAN EDİLEN DEDİKODULARA

Hazır söz WhatsApp’tan açılmışken, içinde benim olmadığım bir grup kurmuşlar.

Bir konuyu ortaya atıp tartışıyorlarmış.

Dünde konu, benim Gün Haber’deki köşe yazımmış…

Yazının başlığı neydi önce onu hatırlatayım…

‘Birlikte poz veren yandı’

Yani, 38 yaşında kanser illetine kurban giden Şehzadeler Belediye Başkanı  Gülşah Durbay ile CHP Lideri Özgür Özel’in ilişkisi olduğunu ve bu ilişkiden bir bebek doğduğu iddiasını yazan Antalyalı gazeteci Ebru Küçükaydın’ı eleştirmiştim.

Küçükaydın bu yazının ardından CHP üyeliğinden ihraç edilmiş, partide en çok nefret edilen gazeteci haline gelmiş, bunun Özgür Özel’e bir ‘Komplo’ olduğu söylenmiş ve mahkemeye verilmişti.

Halk TV’den İsmail Saymaz canlı yayında, “Ben CHP’nin yerinde olsam, Gülşah Durbay ile ilgili o gün iftiralara aracılık eden dolaşıma sokan sosyal medyada, basında kim varsa CHP’den atsınlar. Ve bir daha CHP’nin içine sokmasınlar…” demişti

Ben de, bu durumda, Ebru Küçükaydın bu yazıyı yazmadan önce kimin bu yalanları onun kulağına fısıldadığını veya yazıdan sonra onunla ilişkisini devam ederek ona destek veren CHP’lilerin hedefte olduğunu yazmıştım.

Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün de Küçükaydın’ın oğlunu bu yazıdan önce işe aldığını, bu yazıdan sonra da işten çıkardığını, işe alınmasına da büyük ihtimalle Mustafa Akaydın’ın ricacı olduğunu bu köşeden aktarmıştım.

Kocagöz aradı, çok nazik, yapıcı bir üslupla geçen sohbetimiz oldu, ‘Yazının benimle ilgili bölümü noktası, virgüle kadar doğru’ dedi.

Ha bu arada, Kocagöz’ün Ebru Küçükaydın ile olan fotoğrafının arşiv fotoğraf olduğunu ve bu yazıdan önce çekildiğini belirteyim.

Zaten, bu yazıdan sonra da Ebru Küçükaydın ile arasına mesafe koyduğunu duymuştum.

Eğer partisiyle papaz olmak istemiyorsa doğrusu da buydu…

Kendisine hem yazımla ilgili düşünceleri, hem de Küçükaydın’ın yazısı sonrası gereğini yaptığı için teşekkür ederim.

Ama birileri, yani yukarıda söz ettiğim grupta, hakkımda demediklerini bırakmamışlar…

Misal bunlardan biri, ismini yazdığım kişilerin hiçbirinin bu yazıyı tasvip etmediğini söylemiş.

Ama bakın Kocagöz’ün, kendisiyle ilgili olan bölüme itirazı yok.

‘Yazdıkların doğru’ diyor.

O grupta bir başkası, ‘İsmail Saymaz ayağını denk almalı’ diyerek tehditvari cümleler kurmuş.

Ama o grupta bulunan gazetecilerden biri de çıkıp, ‘Hop kardeşim’ dememiş…

Gruptaki ‘Mehmet’ kimse bir genç belediye başkanına iftira atan, ölümünü hızlandıran acılara gark eden Küçükaydın’ı savunmuş…

Biri dayanamamış uyarmış…

Bu grupta benimle ilgili yazılanlar çizilen ne varsa bana geliyor.

Açık söylüyorum, grubun adıyla gruptaki bazı isimlerin kafa yapıları hiç mi hiç uyuşmuyor.

Yazılanları okuduğum kadarıyla grubu kuran her kimse almış sazı eline çalıyor da çalıyor…

Aman dikkat…