Yangından sağ kurtarılan yaşlı bir adam, ambulansa doğru yürürken, sadece bu kelimeyi tekrar ediyordu: “Yanıyor… Yanıyor…”
Ne adını hatırlayabildi, ne nerede olduğunu. Tek bildiği şey, gözlerinin önünde kül olan bir hayat…
Bazen bir kelime, bütün bir ülkenin iç yangınını anlatmaya yeter. O kelime, o gün "yanıyor"du. Ormanlar, hayvanlar, insanlar, umutlar… Hepsi bir ağızdan feryat ediyordu: "Yanıyor!"
O sırada bir haber spikeri, ekran karşısında;
“10 kişi alevlerin arasında can verdi. Günlerdir feryat ediyoruz. Ormanlarımız yanıyor! Yapılması gerekenler yapıldı mı? Yapıldıysa niye hâlâ biz yanıyoruz?”
Sahi… Neden hâlâ yanıyoruz?
Her yaz aynı kabus, aynı açıklamalar, aynı suçlamalar ve ardından aynı sessizlik. Üç beş gün sonra unutulacak gibi düşünülüyor belki. Oysa unutulmayanlar var:
Yanarak ölen 10 kişi.
Yanarak can veren yüzlerce hayvan. Ağaçlar, kuşlar, solucanlar, gölgeler, toprağın kokusu, biriktirilmiş sessizlikler… Hepsi kül oldu.
Ve hâlâ “can kaybı yok” diyenler var.
Oysa can, sadece insanla sınırlı değil. Bu ülkenin akciğerlerinde can vardı.
Ve biz, buharlaşan ormanların ardından derin bir nefes alıp şunu diyemiyoruz: “Bu sondu.”
Çünkü hiçbir şey değişmiyor.
Yangın söndürme uçakları yetersiz. Tedbirler eksik. Koordinasyon zayıf.
Ama en acısı, vicdanlar sessiz. Artık bahane duymak istemiyoruz.
Artık “daha büyük felaket olmasın diye dua ediyoruz” cümlesiyle kandırılmak istemiyoruz. Bu halk yangının ortasında mücadele ederken, birileri hâlâ tatilde, hâlâ umursamaz, hâlâ hazırlıksız olmamalı.
Artık soralım:
Yangın uçağı neden yok?
Devlet niçin susuyor?
Bu ülkenin ormanlarını seven, onları canı pahasına koruyan insanlar var. Spikerin dediği gibi:
“Herhalde bu memleketi daha çok seven yoktur. Alevler için böyle canını ortaya koyarak mücadele edenler yangında can verdiler.” Onlar on kişiydi…
Bir yangın söndürme şeridinde, ter ve tozla karışık bir veda şarkısı çalındı sessizce.
O on şehitten biri, daha bir hafta önce evlenmişti. Henüz balayının ne olduğunu bile anlamadan, pelerini olmayan bir kahraman olarak görev yerindeydi. Belki son kez tutuştu eşiyle el ele, belki son kez baktı arkasına.
O gün bir şehir sustu.
Şehitlerden birinin son mesajıydı bu:
“Maaşımızı bu ay zamlı alabilecek miyiz?”
Belli ki alınamadı… Çünkü yanıt veremeden yangının ortasında kaldı.
Takviye ekip gelmişti. İçlerinden biri, Tolunay’dı. Espriyle karışık bağırdı uzaktan:
“Çekilin! Tolga geldi!”
Arabada erzak vardı, içlerinden biri şaka yaptı:
“Aç kalırsan yersin…”
Ama gülmek o an sadece bir savunma mekanizmasıydı. Çünkü babası da oradaydı ve oğlu için son kez baktı alevlere…
“Son görmemiş” dedi, sesi çatladı.
Oğlu 28 yaşındaydı.
Henüz hayatı başlamıştı.
Ama ömrü bitmişti. Neden kahramanlarımızın pelerini yok ama ceset torbası var?
Artık acıya doymayan bir coğrafyada yaşıyoruz.
Ve bu coğrafya her geçen gün, biraz daha sessiz, biraz daha kimsesiz kalıyor.
Ama birileri hâlâ tatilde.
Birileri hâlâ el kaldırıp indirmekten yorgun düştükleri için, ülke gözümüzün önünde küle, dev bir maden ocağına dönüyorken iki buçuk ay tatile çıkabiliyorlar… Siz bu ülkenin meclisi değil misiniz?.. Hâlâ sadece “şehitler ölmez” diyerek görevini yaptığını sananlar var. Ne acı ki Sudi Kralı için yas ilan edenler bu vatan evlatları için yas ilan etmediler! NEDEN?
Ama biz, o 28 yaşındaki orman işçisini unutmamalıyız…
Unutmayın, o da bu ülkenin evladıydı. Diğer kayıplar gibi…
‘’içinde utanmak kelimesi olmayan bir lisan yarattılar, Oysa biz, denizlerin deniz, yağmurların yağmur, aşkların aşk, insanların insan olduğu masumiyet çağından geliyoruz’’ demiş İlhan İrem
Birileri bu yaz yine yanacak.
Birileri yine aynı cümleyi kuracak:
“Yanıyor... yanıyor…”
‘’ Yanmayan kaldı mı?’’
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
![]() Koç ![]() 21 Mart - 20 Nisan
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |