Zaferin 103. Yılında

Tarih 30 Ağustos 1922…
Türk milleti, kaderini değiştiren o büyük günün sabahında, bağımsızlığın ya da esaretin kesin kararını verecek bir meydan muharebesine hazırlanıyordu. Afyon’un sırtlarında top sesleri yükselirken, aslında bir milletin yüzyıllar sonrasına uzanacak iradesi de şekilleniyordu. Mustafa Kemal Atatürk, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emrini verdiğinde yalnızca bir askeri hedef göstermedi; aynı zamanda milletin sonsuza kadar hür ve bağımsız yaşamasının yolunu açtı.

Bugün 103 yıl sonra hâlâ aynı soruyla karşı karşıyayız: Biz, o zaferin torunları olarak mirasımıza sahip çıkabiliyor muyuz?

Cumhuriyet’in, özgürlüğün, bağımsızlığın kolay kazanılmadığını hepimiz biliyoruz. Bu topraklarda özgürce nefes alabiliyorsak, bu milletin bir evladı olarak “ben” diyebiliyorsak, bu hakkı bize armağan edenlerin kanı, gözyaşı ve fedakârlığıdır. Onların cephede kazandığını, bizler kalemimizle, çalışmamızla, ahlakımızla, üretimimizle yaşatmak zorundayız.

Zafer, yalnızca askeri değil, aynı zamanda kültürel, ekonomik ve ahlaki bir mücadeledir. Unutmayalım: Zafer, sadece meydan savaşlarında değil, hayatın her alanında kazanılır. Eğitimde, adalette, özgürlükte, üretimde, bilimin ışığında… Bugün bunları savunmak, Afyon ovasında süngü süren dedelerimizin mücadelesi kadar kutsaldır.

Ve unutmayalım: Zaferi kazananların torunları olmak yetmez, zaferi koruyanların evladı olmak gerekir.

30 Ağustos zulme, işgale, esarete, teslimiyete karşı Türk milletinin topyekün haykırışı, birlik ve beraberliğimizin önünde hiçbir gücün duramayacağının ispatı, özgürlük ve bağımsızlık yolundaki inanç, irade ve kararlılığın göstergesi ve Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolun mihenk taşıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimiz ve kahraman ordumuzun tüm mensuplarının 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere İstiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için canlarını seve seve veren tüm aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.

30 Ağustos’u sadece törenlerde hatırlamak değil, ruhunu yaşamak zorundayız. Çünkü Atatürk’ün söylediği gibi “Zafer; zafer benimdir diyebilenindir.”

KEMER EN KÖTÜ SEZONUNU YAŞIYOR

Evet ne yazık ki Akdeniz’in incisi Kemer’imizi el birliği ile bitirdik. Gün geçmiyor ki elektrik kesilmesin… Sular kesilmesin..

Sıcak, çok sıcak… Nem deseniz sormayın, ben söylemeyeyim, yapış yapışız. Ve bu sıcaklarda kabus gibi elektrik kesintisi..!  Öyle 10 ya da 15 dakika değil, sabah 9 akşam üstü 4 gel de dayan kilimasızlığa…  İletişim ağları deseniz internet bir var, bir yok. Tam bir görüşme anındasınız hat kopuyor. Arıyorsun yetkili alt yapı diyor ama parayı tam alıyor zamları da yapıyorlar. Gelelim o pırıl pırıl olan denizimizin bu günkü haline, bulanık ve pis… Denizde ne ararsan var şaşkınım bu deniz nasıl bu hale geldi? Yazık dünyanın en güzel denizini nasıl bu hale getirdik? Acilen bir çare bulunmalı… Ya sokaklar..! Resmen lağım kokuyor…. Neden?

Logarlar temizlenmiyor mu? Belediyeyi arıyorum tamam diyorlar ama koku bitmiyor… Hamam böcekleri her yerde… Yani tam bir fiyasko sezonu…

Bu sezon kötü geçiyor diyenler, böyle giderse seneye bu günleri çok arayacaklar… Acil hem de çok acil bu b….k kokulu sokaklardan kurtulmamız gerekiyor…

Ne güzel demiş Aziz Nesin;

Kirli çevre insanın ruhunu kirletir, kirli ruhlar çevreyi kirletir…