Ak Parti cenahında kibir, böbürlenme sorunu, küçük dağları ben yarattım havası var mı?..
Var…
Bunu ben demiyorum…
18 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan Erzurum’da, “Kibir, böbürlenme, vatandaşla arasına duvar örme bize yakışmaz” demedi mi?..
Evet, dedi...
Böyle bir sorun var ki söyledi…
Sonrasında Ak Parti eski Milletvekili Mehmet Metiner, konuya bodoslama daldı, belli ki kendi canı da yanmış, birkaç örnek verdi. Soruna, Erdoğan gibi o da aynı teşhisi koydu; “AK Parti'de her düzeyde ciddi bir kibir-böbürlenme sorunu var…”
Bu sadece Ak Parti’ye özgü bir sorun değil.
Bürokrasi de öyle…
Muhtemel ki, zayıflayan siyasi otorite kendi atadıkları bürokratları da değiştirmiş.
Kibir onlara da bulaşmış, hatta kronikleşmiş…
Kimse umurlarında değil…
Gazeteci, vatandaş, işadamı fark etmiyor onlar için…
Herkese had bildirmeyi alışkanlık haline getirmişler.
Ellerindeki gücü, canlarını sıkanlara karşı fütursuzca kullanıyorlar.
Kimse de çıkıp, ‘Yahu siz ne yapıyorsunuz?’ demiyor, diyemiyor.
Şimdi size balık baştan kokar misali bir hikaye anlatacağım.
Fısıltı benim kulağıma kadar geldi.
Hani ateş olmayan yerden duman çıkmaz misali, anlatılanlara ben inandım.
Muhatapları, ‘Hayır, böyle bir şey olmadı’ derse, bu köşede onların açıklamalarına da yer veririz.
İddia şu;
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, geçtiğimiz günlerde Belek’te bazı altyapı incelemelerinde bulunmuş, sonra Kadriye’de açılan halk plajına geçmişti.
Ersoy, çardak altına kurulan masalara beraberindekilerle oturmuş, hasbihal ediyormuş.
Tam o sırada Ak Parti Antalya İl Başkanı İbrahim Ethem Taş çıkıp gelmiş.
Taş’ın, Bakan Ersoy’un masasına doğru hızlı adımlarla ilerlediğini gören Ankaralı bir bürokrat (daire başkanı olduğu söyleniyor) önünü kesmiş, ‘Buraya giremezsiniz?’ demiş.
İddia bu ya; ‘Sen kimsin?’, ‘Peki, sen kimsin?’ tartışması çirkin bir seyir almış.
Ve, Ak Parti İl Başkanı Taş, sinirlenmiş, masaya oturmadan çekmiş gitmiş.
Olayı Bakan Ersoy duymuş, küsüp giden il başkanı Taş aranmış, sonraki programa davet edilip iş tatlıya bağlanmış.
Ancak, bana gelen bir başka bilgi şu; ‘Taş, kendisini tanımayan bürokratı görevden aldırmış…'
İnanmadım tabi…
Daha doğrusu inanmak istemedim…
Bürokrat tanımamış olabilir.
Normal…
Taş, orada polemiğe girmeyip kendisini bir güzel tanıtmalıydı.
‘Beni nasıl tanımaz?’ bir bürokratı yerinden etmek için gerekçe olamaz.
Olsa olsa bu bir kibirdir.
Herkes Ak Parti il başkanını da tanımak zorunda değil…
Antalya’da sokağa çıkalım, rastgele 10 kişiyi çevirelim; Ak Parti, CHP, MHP veya başka bir parti il başkanının fotoğrafını gösterip, ‘Bu kim?’ diye soralım, bir veya iki kişi tanısın, ben bu mesleği bırakırım.
Hele ki, Ankara’dan gelen bir bürokratın il başkanını tanıması hiç mümkün değil.
Kıssadan hisse; kibir, büyüklenme, gurur, ellerinde güç olanlar için tehlikeli bir silahtır.
Bunu hem siyasiler, hem bürokratlar için söylüyorum.
Erdoğan da, Metiner de uyarılarında sonuna kadar haklıdır.
AK Parti'de ve bürokraside her düzeyde ciddi bir kibir-böbürlenme sorunu vardır.
Nokta…
*** ***
BAK SEN ŞU KONUŞANA
Tuncer Çetinkaya…
Zaman Gazetesi’nde çalışırken cemaatin torpiliyle Anadolu Ajansı Bölge Müdürü oldu.
15 Temmuz sonrası FETÖ üyesi olmaktan tutuklandı. 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Sağlık durumu gerekçe gösterilerek adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Şimdi yurtdışında…
Almanya’dan tweetler atıyor.
Hedefinde hep iktidar var.
Solcuları da iktidara karşı yeterli muhalefet yapmamakla, faşizm, kindarlık ve despotizmle suçluyor.
Hiç unutmuyorum.
Kundu’daki Mardan Otel’de, Antalya Büyükşehir’in tv ödülleri törenindeyiz…
O zamanki adıyla cemaatin, tam palazlandığı, esip gürlediği dönem…
Gazetecilere ayrılan masada Tuncer Çetinkaya’da var.
Yemekte içki su gibi akıyor.
Sanatçılardan, davetlilerden, gazetecilerden içen içiyor…
Bu manzara, cemaat gazetecisinin faşizm, despot ve kindarlık damarlarını kabartmış olacak ki, yanımızda telefona sarılıp dönemin İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz’ı arayıp aynen şunu söyledi:
“Müdürüm, Mardan Otel’deki törendeyim. Burada su gibi içki içiyorlar. Kundu yolunda otelden çıkan araçları çevirin, alkolmetre ile ölçün…”
Gazeteci değil, polis imamı sanki mübarek…
Ertesi gün, dediğinin yapılmadığını öğrenen Tuncer Çetinkaya’nın küplere bindiğini, Ali Yılmaz’ın da, ‘Orası jandarma bölgesiydi, ne yapabilirdik ki?’ dediği kulağımıza geldi.
Şimdi sosyal medyadan FETÖ güzellemesi yapan arkadaş çıkmış, faşizmden, kindarlıktan, despotizmden söz ediyor.
Hadi ordan…
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
![]() Koç ![]() 21 Mart - 20 Nisan
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |