Turgut Güngör
Deprem, zelzele, sarsıntı, adına ne derseniz deyin, insan ürperiyor. O sesi duyunca, o sallantı olunca, bir tuhaf duygu yaşanıyor. Ölümle yaşam arasındaki sınırın varlığı hissediliyor. Yandaki binanın yıkıldığını, karşıdaki evin çöktüğünü görüyorsunuz. Siz de başıma ne gelecek, ne olacak diye bekliyorsunuz. Komşulara üzülürken, kendiniz için buruk da olsa seviniyorsunuz. Çok tuhaf ve garip bir duygu karmaşasından geçiyorsunuz.
17 Ağustos 1999 depreminden bugüne Düzce, Elazığ, İzmir ve 6 Şubat 2023 tarihinde 10 ili vuran büyük depremlere tanık olduk. AFAD, Kızılay, belediyeler, sosyal yardım dernekleri hemen devreye girdi, battaniyesi, çadırı, çayı, çorbası, ekmeği, pilavıyla depremzedelere el uzattı.
KİMLER VAR KİMLER
Son 2 yıldır Malatya, Adıyaman, Hatay'da evleri olmadan, konteynerde yaşayan insanlar var. İlk günlerde toplumun yolladığı yardım konvoyları sonraları tükeniyor. İnsanlar sağlam konutlarda yaşamak istiyor.
Deprem olduğunda TV'lerde izlediğimiz bilim insanlarının görüşleri hayatımıza yön veriyor. Kimi anlatılan bilgiler korkutuyor, kimi umut veriyor rahatlatıyor. 25 yıldır jeoloji konusunda profesörler evlerimize konuk oluyor. Profesör Celal Şengör'den Naci Görür'e, Şener Üşümezsoy'dan Övgün Ahmet Ercan'a, Osman Bektaş'tan Cenk Yaltırak'a bilim adamlarıyla ve onların görüşleri ile içli dışlı oluyoruz. Bilim insanlarından başka astrologlar ve kahinler yıllardır tahminler yapıyor.
O da yetmiyor, Nostradamus, Baba Vanga gibi kahinlerin ne dediklerine bakılıyor.
YAPAY ZEKAYA SORU
Aziz Malachy'nin kitabında yazdığı, "112. papanın ölümünden sonra 7 Tepeli şehir yıkılacak" kehaneti de bir dini metin olarak günlük hayatımızda yer alıyor.
Kimi hiçbirine inanmıyor ve yapay zekaya danışıyor, "Grok bu doğru mu" diye soruyor. Gelen yanıt muhteşem: "İstanbul, Kuzey Anadolu Fayı nedeniyle deprem riski altındadır. 2030'a kadar 7 artı büyüklükte deprem olasılığı yüzde 64. Ancak bu bilimsel verilere dayanır, kehanete değil."
İstanbul'un kimi semtlerinde insanlar parklarda, arabalarda, spor salonlarında yaşamlarını sürdürüyor. Günlerdir yatağında uyumayan, banyosunda yıkanmayan, mutfağında yemek pişirmeyen insanlarımız deprem endişesiyle evlerine giremiyor. Sorumlu yetkililer, "anormal durum yok, panik yok, evinize girin" çağrıları yapıyor.
YASA ÇIKARMALIYIZ
"Marmara/İstanbul'da bir deprem olasılığı yoktur" diyen çıkmıyor. Fay sayıları artıyor, kırılma noktaları söyleniyor. Profesörler kendi tezlerini bilimsel veriler eşliğinde savunuyor.
Hepimiz şu gerçeği kabul etmeliyiz. Bugün biz depremler ülkesinde yaşıyoruz. Kimse deprem olmayacak diyemiyor. Hemen yarın olacak diyen de çıkmıyor.
Depreme bilimin öngördüğü bilgilerle hazırlanmak zorundayız. İlk olarak sağlam ve depreme dayanıklı binalar yapmalıyız. Kiraladığımız evin, iş yerinin bile depreme dayanıklılık raporunu görmeliyiz. Parlamentoda deprem yasası çıkarmalıyız. Yeni nesilleri deprem bilinci ile eğitmeliyiz. Rantsal değil kentsel dönüşümü devlet desteğiyle yapmalıyız. Bugün biz, yarın çocuklarımız, ileride torunlarımız Türkiye'de depremle yüzleşecek. Bu gerçeği hiçbir zaman unutmayınız.
![]() ![]() |
![]() |
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |