Uyuşturucu madde suiistimali insanlık suçudur. Uyuşturucu krizine giren insanların çektiği sancıları, acıları, yıkımları bilmeyen anlayamaz bu dramı.
İnanır mısınız?
İnsanlıktan nasibini alamamış kimi zavallılar diyor ki: ‘ Ne bu kitaplar. İşin gücün yok mu? Sana mı düşmüş kardeşim, insanların sağlığı, vatanı kurtarmak. Kahraman mı olmak istiyorsun?
Tabi ki bu tür sözlere gülüp geçiyorum. ‘ Ben de diyorum ki, aslolan kahraman olmak değil, insan gibi insan olmak. Bu geçici dünyada ardından bir dua ettirmek, iz bırakmak. Kusura bakma kardeşim. O zaman sana şunu diyeceğim: Eğer üretemiyorsam, insanlığın yararına bir fikir ortaya koyamıyorsam ne anlamı var yaşamın. Sokaktaki hayvan da yiyip içiyor. Bu fani aleme sadece zevk için gelmedim. O dediklerini hayvanlar da yapıyor. O zaman benim hayvandan ne farkım var ki? Bugün ülkenin her tarafında çocuklar, gençler zehirlenirken, elde ettikleri paraları terör örgütlerine aktaran Allahtan korkmaz, kuldan utanmazların karşısında el pençe mi dursaydım. ‘Buyurun meydan sizin. Yakın, yıkın. Toplumun sağlığını bozun. Ağa da siz. Paşa da siz. Ne yaparsanız yapın.’
Yok, öyle arkadaş. Ben bu mücadeleye inanmış bir faniyim. Bir kişiyi bile yoldan alıkoyabilirsem ne mutlu bana. İnsan dünyaya aşık olmaya görsün. Kork Allahtan korkmayandan misali, kendince her türlü kötülüğü yapmaya muktedir görür. Bu tür insanlara acımak bile hem zor, hem acı verici. Dünyaya tapınmanın bir tezahürü olarak daha çok para. Daha çok konfor. Daha çok güç ve iktidar duygusu onları esfelesefilin ( en aşağı ) derecesine indirger. Gençleri önce uyuşturucu maddelerle zehirleyen ardından da zehir satışı yaptıran bir şahıs vardı. Bir gün bu satıcıdan zehir alan bir genç bu adama çalıştığım şubede şöyle beddua etti. ‘ İnşallah ettiklerini bu dünyada bulursun ‘diye. O beddua eden genç bir süre sonra aşırı dozdan öldü. Çok geçmeden bu satıcının oğlunu kullanıcı sıfatıyla meslektaşlarım şubeye getirdiler. Perişan bir haldeydi. Aklıma genç yaşta hayatını kaybeden o garip ama pırıl pırıl ve tanınmış bir ailenin genç evladı geldi. Neylersin. Etme bulma dünyası işte. İlahi adaletin bu dünyada gerçekleştiğine yürekten inananlardanım. İnsan yaşadıkça, gördükçe, tecrübe ettikçe, deneyimleri çoğaldığı müddetçe insan denen varlığın aynı zamanda hem iyi ve merhametli, hem de ne gaddar ve ne kadar acımasız olduğunu fark ediyor.
Çalıştığım yer her türlü insanın adalet aramaya geldiği bir kurum. Mazlum insanların sığındığı bu ocakta masum insanların başına gelen olayları duyduğum zaman insan olduğum için utanç duyuyorum. Sadece ve sadece para için, üç günlük dünya için insanları acımadan zehirleyen, geleceklerini çalan, üç kuruş para için akla hayale gelmeyen yöntemlerle insanları yaralayan, yok eden yaratıkların öykülerine şahit olmak üç beş kelimeyle anlatılacak bir mevzu değildir. Daha acısı da ızdıraptan öte bir duygu var mıdır? Yoktur sanırım. Yazımın bu bölümünde ’Bir Kereden Çok şey Olur ‘ isimli kitabımızın sayesinde, beyefendi tavırlarıyla dünya iyisi bir genç kardeşimi yazamadan edemezdim. İsmini vermek istemiyorum. Bizim kitap çeşitli basın yayın organlarında çıktıktan sonra bana maillerle ve telefonla ulaşan bağımlı kardeşimin her konuşmasında bir ricası olur.’ Abim biz yandık. Başkaları yanmasın. Kandırıldık. Aldatıldık. Gençtik, aklımız beş karış havadaydı. Karanlık ruhlu insanlar bizi tuzağa düşürdü.
Ülkenin genç nüfus oranı yüksek. Risk te ortada abi. Medya neden bu konuyu gündeme taşımıyor. İnan durum hiç te iyi değil. Ekmek peynir gibi uyuşturucu satılıyor. Bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları artmalı ’Bu çağrısını her fırsatta yeniler. Bu kardeşim aynı zamanda eğitimli ve varlıklı bir ailenin evladı. Her feryadında içimi dağlar. Gözlerim dolar. Boğazım düğüm düğüm olur. Önümüzdeki ay içinde bulunduğu ilde bir eğitim kurumunda davet aldım. Bağımlı kardeşim, arkadaşlarıyla bizim imza gününe gelip konuşmacı olarak gençlere seslenmek istiyor. Çok istiyor bunu. İçindeki dökmek istiyor.Yaşadıklarını, yaşayamadıklarını kayıplarını, acılarını, hayallerini, özlemlerini, sancılarını, yüreğindekileri paylaşmak istiyor.Elbette deneyimlerini konuşmasını istiyorum.Konuşsun ki, hiç bir şeyden habersiz, masum ve saf gençleri zehirlemek isteyen çapulculara anlatacaklarıyla bir tokat atmış olsun.Hepimiz her acıyı, her sıkıntıyı yaşayacak kadar uzun ömürlü değiliz. Elbette birikimlerinden faydalanacağız. Hayat bu işte.Çocuklarımız ve gençlerimiz gelecekle ilgili plan yaparken, yarınları düşlerken bir başkası gelir bizi zehirlemeye, acımızı çoğaltmaya gelir.O yüzden dünyaya tapınmış yaratıklardan uzak durun demek istiyorum.