Bazen böyle minik hatalar, dikkatsizlik ve bazen de hadsizlikler bende büyük takıntılar yaratır.

MİSAL 1;

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in anjiyo olduğu haberini sosyal medya hesabından duyuran oğlu Gökhan Böcek’in yaptığı gibi…

Bir yazı kaleme almış, babasına müdahale eden doktora ve ilgi gösteren üniversite yönetimine teşekkür etmiş.

Fakat, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın titrini Antalya Tıp Fakültesi Rektörü olarak yazmış.

Akdeniz’i Antalya yapmış, Akdeniz Üniversitesi’ni de sadece tıp fakültesine indirgemiş.

Bunu da büyükşehirin sosyal medya hesabını yöneten Ak Parti’den dönme ‘Panda’ lakaplı, ismi lazım değil zat-ı muhterem, Böcek’in x hesabından aynen yayınlamış.

Al birini vur ötekine yani…

Allah’tan Muhittin Böcek anjiyo olup kendine geldikten sonra durumun farkına varmış olmalı ki, oğlunun bu hatasını x hesabında düzelterek vermiş…

MİSAL 2;

Manavgat Devlet Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Mehmet Deniz’in makamında çekilmiş bir görüntüsü ulaştı elime…

Geçen ay çekilmiş…

Masasının üzerinde, evrakları imzalarken kullanılan siyah bir masa sümeni ve bir küp bloknot vardı.

Ne var bunda diyeceksiniz…

Dedim ya yazının konusu takıntı…

Masa sümeninin üzerinde kocaman bir logo var; Sanofi…

Fransız bir ilaç firması…

Küp bloknotun üzerindeki logo ise Gyno-Lomaxin’e ait…

O da bir başka ilacın markası…

Vajinal rahatsızlıkta kullanılan bir ilacın…

Takıntım şu; koskoca Manavgat Devlet Hastanesi’nin başhekimi, masasının üzerinde ilaç firmalarının logolarını taşıyan büro malzemelerini ne diye kullanır ki?..

Bu etik mi?..

Başhekim bunu yaparsa, doktorların odalarını ilaç firmalarının eşantiyonlarıyla doldurmasına kimse bir şey diyemez…

Başhekimin odasındaki bu absürtlüğü biri görüp kendisini uyarmamış mı diye mini bir araştırma yaptım…

Önüme bir fotoğraf düştü…

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Ak Parti Milletvekili Dr. Tuba Vural Çokal ve Başhekim Op. Dr. Mehmet Deniz o masanın önünde poz bile vermişler...

O logolu sümen de önlerinde kuzu gibi yatıyor.

Sayın bakan, eğer kapatmadıysanız, devletin bir Devlet Malzeme Ofisi var.

Bu ofis, bürokrasinin büro ve kırtasiye ihtiyaçlarını karşılıyor.

Antalya’nın istihkakından, büyük bir ilçenin başhekimine bir sümen, bir de küp bloknot düşmüyor mu?..

Lütfen ama…

Ne işi var vajinal ilaç markasının o masada…

MİSAL 3;

Anlaşılan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, bu köşenin müdavimi olmaya devam edecek.

Antalya’da yerel bir gazeteyi ziyaret etmiş dün…

Taksiler, otobüsler ve resmi araçların şehrin imajını yansıtan bir vitrin olduğunu söyleyip sonra da büyük bir gafa daha imza atmış…

Kepez’de nostaljik diye eski model arabaların kullanıldığını ama artık bu imajı yenilemenin vaktinin geldiğini söylemiş…

Kepez, kent merkezindeki ilçeler içerisinde gelir düzeyi düşük çalışanların, emekli insanların yaşadığı bir ilçe…

Kişi başına düşen gelir Muratpaşa’da, Konyaaltı’nda, Döşemealtı’nda oturanlardan çok daha düşüktür.

Muratpaşa’ya gidin bol bol Porshe, Mercedes, BMW ve Audi görürsünüz.

Döşemealtı’nın villalar bölgesinde de durum aynıdır.

Konyaaltı’nda vardır ama genelde bir alt segment araçları görürsünüz.

Oysa Kepez’de daha çok 1970’lerin, 80’lerin rektifiye edilmiş Doğan, Serçe, Kartal, Renault 12 gibi modellerine rastlarsınız.

Sayın Kocagöz’e göre, Kepezliler bu araçlara, sırf ‘Nostalji’ olsun diye biniyorlar.

Aslında rahatlıkla Porshe, Mercedes, BMW ve Audi alabilirler ama onlar nostalji olsun diye sanayiden çıkmayan Nuh Nebi’den kalma modelleri onarıp onarıp kullanıyorlar.

Sayın başkan, Kepezli emekçi, Kepezli emekli…

O araçlara nostaljik diye binmiyorlar, para yok, para…