MİTOKONDRİYAL HASTALIKLAR VE ÇIĞIR AÇAN YÖNTEM
Yaklaşık 5.000 bebekten biri mitokondriyal hastalıkla dünyaya geliyor. Vücudu enerjisiz bırakan bu durumlar, kalp sorunları, beyin hasarı, nöbetler, körlük, kas zayıflığı ve organ yetmezliği gibi ciddi sakatlıklara yol açabiliyor, hatta bazı bebeklerin doğumdan günler sonra hayatını kaybetmesine neden olabiliyor. Daha önce bu hastalıklardan etkilenmiş çocukları veya aile üyeleri olan çiftler, risk altında olduklarını biliyorlardı.
On yıldan uzun bir süre önce Newcastle Üniversitesi ve Newcastle upon Tyne Hastaneleri NHS Vakfı tarafından geliştirilen bu yöntem, anne ve babanın yumurta ve spermini, sağlıklı mitokondrileri bağışlayan bir kadından alınan ikinci bir yumurtayla birleştiriyor. Bu sayede, çocuğun DNA'sının büyük kısmı ebeveynlerinden gelirken, ikinci kadından yaklaşık %0,1 gibi küçük bir miktar da alınıyor. Bu genetik değişiklik, gelecek nesillere de aktarılıyor.
Bu yöntem, mitokondriyal hastalık taşıyan annelerin sağlıklı çocuk sahibi olabilmesini sağlamak amacıyla geliştirilen ileri düzey bir yardımcı üreme teknolojisidir. Bilimsel adıyla pronükleer transfer olarak bilinir. Süreç şu şekilde işler: Öncelikle hem biyolojik anneden hem de sağlıklı donör kadından yumurta hücreleri alınır. Bu iki yumurta ve babadan alınan sperm ile laboratuvar ortamında döllenme sağlanır. Döllenmenin ardından her iki embriyoda ‘pronükleus’ adı verilen genetik çekirdekler oluşur. Biyolojik anne ve babanın genetik materyali (pronükleus) alınıp, donör kadının sağlıklı mitokondrilere sahip ama çekirdeği çıkarılmış embriyosuna aktarılır. Böylece ortaya çıkan embriyo, anne ve babadan genetik özellikleri alırken, hücre içi enerji üretiminden sorumlu mitokondrileri donör kadından almış olur.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Murat Arslan
‘MİTOKONDRİLER SADECE ANNEDEN ÇOCUĞA GEÇER’
“Mitokondriler, hücrelerimizin enerji santralleri gibi çalışır. Yediğimiz yiyecekleri ve soluduğumuz oksijeni kullanarak hücrenin ihtiyaç duyduğu enerjiyi üretirler. Mitokondriler düzgün çalışmadığında, özellikle beyin, kalp, kaslar ve karaciğer gibi çok enerjiye ihtiyaç duyan organlar zarar görür. Bu durum çocuklarda epilepsi, gelişim geriliği, kas zayıflığı, körlük ve hatta hayatı tehdit eden organ yetmezliklerine yol açabilir” diyen Prof. Dr. Murat Arslan ekledi:
“Mitokondriler sadece anneden çocuğa geçer. Çünkü döllenme sırasında spermin mitokondrileri yumurtaya aktarılmaz. Dolayısıyla çocukların tüm mitokondrileri annelerinden miras kalır. Eğer annenin mitokondrileri bozuksa, bu hastalık riski çocuklarına da geçer.”
ÜÇ DNA İLE ÇOCUK SAHİBİ OLAN AİLELER
Mahremiyetlerini korumak amacıyla kamuoyuna açıklama yapmayan aileler, Newcastle Doğurganlık Merkezi aracılığıyla isimsiz ifadelerde bulundu.
Bir kız çocuğunun annesi, "Yıllarca süren belirsizlikten sonra bu tedavi bize umut verdi ve ardından bebeğimizi bize verdi" derken, bir erkek bebek annesi de "Bu inanılmaz gelişme ve aldığımız destek sayesinde küçük ailemiz tamamlandı. Mitokondriyal hastalığın duygusal yükü kalktı ve yerini umut, sevinç ve derin minnettarlık aldı" sözleriyle duygularını dile getirdi.
‘ÖNLEYİCİ BİR YAKLAŞIM OLDUĞU İÇİN ÇOK DEĞERLİ’
“Bebeklerin DNA’sının yaklaşık %0,1’inin donörden alındığı belirtiliyor. Bu küçük miktardaki DNA'nın uzun vadede etkileri olabilir mi?” diye sorduğumuz Prof. Dr. Murat Arslan “Mitokondrilerin DNA’sı, çekirdekteki DNA’ya göre çok daha az sayıda gen içerir. Sadece 37 genlik bir DNA’dan söz ediyoruz ve bunların tamamı enerji üretimiyle ilgilidir. Bu nedenle çocukların görünüşü, zekâsı, huyu gibi özellikleri üzerinde etkisi yoktur. Ancak enerji metabolizmasını düzenlediği için, sağlık üzerinde dolaylı etkileri olabilir. Bu nedenle bu yöntemle doğan bebekler düzenli olarak izlenmekte ve bugüne kadar elde edilen veriler oldukça olumlu seyretmektedir” dedi ve ekledi:
“Mitokondriyal hastalıklar hücre düzeyinde, yani çok temel bir noktada ortaya çıktığı için tedavisi son derece zordur. Bugüne kadar hastalığın nedenini ortadan kaldıran bir tedavi geliştirilememiştir. Bu nedenle önleme çok daha anlamlı hale geliyor. İşte bu teknoloji, hastalığı tedavi etmekten ziyade, daha en başta çocuğa geçmesini engelleyen önleyici bir yaklaşım olduğu için çok değerlidir.”
22 AİLE BAŞVURDU, 8 ÇOCUK DOĞDU
New England Journal of Medicine'da yayınlanan iki rapora göre, 22 aile Newcastle Doğurganlık Merkezi'nde bu süreci tamamladı. Bu süreç sonucunda biri ikiz olmak üzere dört erkek ve dört kız çocuğu dünyaya geldi ve bir hamilelik daha devam ediyor.
NHS Nadir Mitokondriyal Bozukluklar Yüksek Uzmanlık Servisi Direktörü Prof. Bobby McFarland, "Bu kadar uzun bir bekleyiş ve sonuçlardan duyulan korkunun ardından, bu bebeklerin anne babalarının yüzlerindeki rahatlama ve sevinci görmek, bebeklerin hayatta olduğunu, normal bir şekilde gelişip büyüdüğünü görmek harika bir şey" dedi.
Bebeklerin tamamı mitokondriyal hastalıktan arı olarak doğdu ve beklenen gelişimsel aşamalara ulaştı. Bir epilepsi vakası kendiliğinden düzelirken, bir çocukta anormal kalp ritmi tespit edildi ve başarılı bir şekilde tedavi ediliyor. Bunların kusurlu mitokondrilerle bağlantılı olmadığı düşünülüyor.
POTANSİYEL RİSKLER VE DEVAM EDEN ARAŞTIRMALAR
Yöntem üzerindeki önemli sorulardan biri, kusurlu mitokondrilerin sağlıklı embriyoya aktarılıp aktarılmayacağı ve bunun sonuçlarıydı. Sonuçlar, beş vakada hastalıklı mitokondrilerin tespit edilemediğini, diğer üç vakada ise kan ve idrar örneklerinde %5 ila %20 arasında mitokondrinin kusurlu olduğunu gösterdi. Bu seviye, hastalığa neden olduğu düşünülen %80'in altında. Ancak bu durumun neden meydana geldiğini ve önlenip önlenemeyeceğini anlamak için daha fazla çalışma yapılması gerekecek.
Newcastle Üniversitesi ve Monash Üniversitesi'nden Prof. Mary Herbert, "Bulgular iyimserliğe zemin hazırlıyor. Ancak, mitokondriyal bağış teknolojilerinin sınırlamalarını daha iyi anlamak için yapılacak araştırmalar, tedavi sonuçlarını daha da iyileştirmek için hayati önem taşıyacak" dedi.
İNGİLTERE'NİN ÖNCÜ ROLÜ VE ETİK TARTIŞMALAR
İngiltere, ‘üç kişilik bebek’ bilimini geliştiren ilk ülke olmakla kalmadı, aynı zamanda 2015 yılında Parlamentoda yapılan oylamayla bu tür yaratımlara izin veren yasaları da ilk kez yürürlüğe koyan ülke oldu.
Mitokondrilerin kendi DNA'larına sahip olması, bu teknolojinin tartışmalara yol açmasına neden oldu. Bazıları, bunun genetik olarak değiştirilmiş ‘tasarım bebeklere’ kapı aralayacağı endişesini dile getirdi.
TÜRKİYE’DE ‘ÜÇ KİŞİLİK BEBEK’ UYGULAMASI VAR MI?
İngiltere’nin bu teknolojiyi hem bilimsel hem de yasal olarak ilk uygulayan ülke olduğundan bahseden Prof. Dr. Murat Arslan şu bilgileri verdi:
-- 2015 yılında parlamentoda yapılan oylamayla bu yönteme izin verildi ve etik çerçevesi çizildi. Ardından Avustralya da benzer bir yasal düzenlemeyi hayata geçirdi.
-- Ancak bazı ülkelerde, genetik mirasın değiştirilmesi anlamına gelebileceği endişesiyle etik kaygılar oluştu. Çünkü bu teknikle doğan kız çocukları, donör kadının mitokondrilerini kendi çocuklarına da aktarabilir. Bu, kalıcı bir genetik değişiklik anlamına gelir.
-- Türkiye’de ise şu an için bu yönteme özel bir düzenleme bulunmuyor. Ancak mevcut ÜYTE (Yardımcı Üreme Teknikleri) yönetmeliği donör yumurta ve embriyo kullanımını yasakladığı için, bu yöntemin uygulanması hukuken mümkün değil. Yine de otolog yani kişinin kendi hücrelerinden elde edilen mitokondrilerle yürütülecek araştırmalar etik kurul onayıyla gerçekleştirilebilir.
ÜÇLÜ DNA İLE TÜP BEBEK ARASINDA NASIL BİR FARK VAR?
Tüp bebek yönteminin SMA başta olmak üzere bazı hastalıkların önüne geçebileceği biliniyor. Peki mitokondriyal hastalıklar da tüp bebek ile önlenemiyor mu?
Prof. Dr. Murat Arslan, tüp bebek (IVF) tedavisinde genetik hastalık riski taşıyan çiftlerde, embriyolara PGT-M adı verilen genetik tarama yapılarak SMA, kistik fibrozis veya talasemi gibi çekirdek DNA’sında bulunan hastalıkların tespit edilebildiğini, sağlıklı embriyolar seçilerek rahme transfer edildiğini ve bu sayede birçok genetik hastalığın önüne geçilebildiğini söyledi.
“Ancak mitokondriyal hastalıklar çok farklı bir genetik yapıya sahiptir. Bu hastalıklar çekirdek DNA’sında değil, hücrelerin enerji üretim merkezleri olan mitokondrilerin kendi DNA’sında (mtDNA) bulunur. Dahası, mitokondriyal DNA tüm hücrelerde eşit dağılmadığı için bir hücrede hem sağlıklı hem hasta mitokondriler aynı anda bulunabilir. Buna heteroplazmi denir” diyen Arslan şunları söyledi:
-- Mitokondriyal hastalıklarda embriyolardan alınan birkaç hücreyle yapılan biyopsi, tüm embriyodaki hastalıklı mitokondri oranını doğru şekilde yansıtmaz. Üstelik embriyodan sitoplazmik biyopsi yaparak mitokondrileri analiz etme ve ona göre seçim yapma gibi klinik olarak kabul edilmiş bir yöntem de bugün için yoktur.
-- Bu nedenle mitokondriyal hastalıklar tüp bebek ve PGT-M gibi klasik yöntemlerle güvenle önlenemez. Tam da bu noktada ‘üç kişilik bebek’ yöntemi devreye girer.
-- Sağlıklı donör kadından alınan mitokondriler kullanıldığında, embriyoda hastalıklı mitokondri kalmaz. Böylece doğacak bebekte bu hastalıkların ortaya çıkması engellenmiş olur.
(Hürriyet- Selin Irmak KAÇMAZ)
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
![]() Koç ![]() 21 Mart - 20 Nisan
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |