Son günlerde eğitim sistemimiz ve iş dünyamızın adalete dair yaralarını acı şekilde gözler önüne seren bir ‘’ sahte diploma ‘’ skandalı patlak verdi. Şaşkınlık ve öfke yaratan haberlerle karşılaşıyoruz. Bir tarafta testlerde tam puan alan, sınav rekorları kıran öğrenciler, ama eğitim hayatı boyunca bir kez bile karşılaşmadığınız türden mucizeler!... Ve ne tesadüftür ki bu öğrencilerin büyük bir kısmı belirli çevrelerden…

Sen yıllarca çalış, sınavdan sınava koş, diplomanı alnının teri ile al, sonra bir bak ki sahte bir kağıt parçası ile senin önüne geçmişler ve makamdalar, sen ise market kasasında, kuryelikte, asgari ücretli işlerde hayata tutunmaya çalış. Diploman ise duvar süsü olarak duvardaki yerinde.

Bu durum yalnızca bireylerin değil ülkenin geleceğini de çalmış oluyor. Çünkü liyakatin yerini torpil, emeğin yerini sahtekarlık alıyor ve toplumun bütün dengesi bozuluyor. Sahte diplomalılar sahte belgelerle koltuklarda oturuyor, hem kaliteyi, hem de güveni yok ediyor. Yazık, gerçek diplomalı  alanında uzman insanlar da sistemin dışında kalıyorlar…

Polis operasyonları esnasında yüzlerce sahte diploma, lise belgesi, sahte sürücü belgesi ele geçirildi. Üstelikte bu belgeler devlet sistemine resmi olarak yüklenmiş… Bunu yapanlar sadece çeteler değil, sahte belgelerle yüksek makamlara oturup, gerçek mezunların haklarını gasp eden, gençlerin hayallerini, geleceğin, emeğini çalan ahlaksız ve şerefsizler…

Liyakatin olmadığı yerde adalet yok olur, kalite düşer, torpil ve sahtekarlık ülkenin geleceğini esir alır.

Gençler ‘’okusam da işe yaramıyor’’ der umutlarını yitirir.

Bu ülkenin en büyük kaybı gençliğin umudunu kaybetmesidir.

Diploma bir kağıt değildir; bilgi alın teri ve dürüst çalışmanın simgesidir. Eğer bu simge değersizleştirilirse, biz de değerimizi kaybederiz. Gençliğimiz kırılır, toplumsal adalet yok olur toplumun geleceği karanlığa saplanır…  Bu yüzden susmak, bu düzenin ortağı olmak demektir.

Şimdi sormak lazım; Biz, çocuklarımıza nasıl bir ülke bırakıyoruz? Sahteciliğin ödüllendirildiği, emeğin ise yok sayıldığı bir ülke mi? Yoksa hakkın, emeğin ve liyakatin en yüce değer olduğu bir ülke mi?

Cevap geleceğimizi belirleyecek.

Peki ne yapmalı?

Dijital alt yapıların güvenliği arttırılmalı

Yasal düzenlemelerle sahte diploma çetelerine ağır yaptırımlar getirilmeli.

Eğitim sistemi ve kamu kurumları, liyakat üzerine yeniden yapılandırılmalı.

Türkiye, toplum olarak sahte diplomalar konusunda tek ses olmak zorunda. Deprem sonrası binlerce canın aramızda olmaması, yanan ormanlar, kadın cinayetleri ve çocuk istismarları artışı, hayvan katliamları, güvencesizlik, hakkını koruyamama, işsizlik, ekonomik buhran, düzensiz imarlaşma, feryat eden çiftçi ve  esnaf, felakete giden sağlık, hukuk ve eğitim sistemi ve gelen, gelecek olan onlarca felaketin temel sebebi bu konu aslında. Buna dur demenin en etkili ve başlıca koşulu bu konuyu gündem yapıp herkesin konuşmasını ve sahte diplomayla ilişkili herkesin görevlerine son verilip liyakat temelli sistemi sağlamaktır. Unutmayın, bu konuda eylemsiz kalan bir toplum gelecek felaketleri kabullenmiş demektir.

Bilmemiz gereken tek gerçek  ‘’Liyakat Ölürse, Gelecekte Ölür’’

CEZVE….

Çok üzgünüm, yine bir cani masum bir canı yerlere vurarak öldürdü. Üstelik sahipli bir can... Başakşehir’de sevgiyle büyütülmüş cam kenarından dışarıyı izleyen bir kedi, onu sevmek için yaklaşan bir cani tarafından hunharca katledildi. CEZVE artık yok… Bizler onun için  adalet istiyoruz….

Hayvana şiddet hafif ceza olmaktan çıkarılsın, hayvan hakları Türkiye’de anayasal güvenceye alınsın, canilere iyi hal indirimi kaldırılsın… CEZVE  şiddetin karanlığında yok oldu onun ve onun gibi katledilen tüm canların  sessiz çığlığına kulak verelim onların sesleri olalım…