Güneyan, kitabında kölelik kavramını metaforik anlamda kullandığını belirterek, “Kira, kredi borcu, işsizlik korkusu ve sosyal güvencesizlik bireyleri görünmez zincirlerle bağlıyor. Kağıt üzerinde özgür olan insanlar, pratikte ciddi bir kölelik ilişkisi içinde yaşıyor” sözleriyle günümüz çalışma hayatındaki baskılara dikkat çekiyor.
Prekaryayı klasik işçi sınıfından ayıran en önemli unsurun dayanışma kültürünün eksikliği olduğunu dile getiren yazar, “Klasik işçi sınıfı sendikalar ve örgütlü yapılarla mücadele ediyordu. Prekarya ise örgütsüz, yalnız ve dağınık. Kendini geçici olarak bu durumda gören bireylerden oluşuyor. Bu aidiyetsizlik onları farklı bir toplumsal kategori yapıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
Türkiye’de prekaryanın siyasete etkisinin henüz tam olarak görülmediğini ifade eden Güneyan, toplumsal öfkenin giderek büyüdüğüne işaret ediyor: “Genç işsizliği, beyaz yakalı güvencesizlik, taşeron ve sözleşmeli emek birleştiğinde büyük bir kitlenin ortak öfkesi ortaya çıkıyor. Henüz örgütlenmediler ama bu öfke bir gün siyasete yansıyacak. Tarih bize gösteriyor ki, geleceği olmayan kesimler en dinamik toplumsal hareketleri yaratır.”
Yüksek eğitimli gençlerin de prekaryanın önemli bir parçası olduğunu söyleyen Güneyan, üniversite mezunlarının diplomalı işsizler ordusuna katıldığını belirtiyor: “Yabancı dil bilen, yüksek lisans yapmış gençler bile geçici işlerde çalışıyor. Geleneksel işçi sınıfı ağır emek veriyordu ama geleceğini planlayabiliyordu. Prekarya ise belirsizlikle boğuşuyor. Bu da farklı ama aynı derecede yıkıcı bir deneyim.”
“Yeni kölelik biçimleri” ifadesinin bir slogan değil, çıplak gerçek olduğunu vurgulayan Güneyan, borç, kira ve kredi yükünün özgürlüğü kısıtlayan modern zincirler olduğuna dikkat çekiyor. Ona göre prekarya tehlikeli bir sınıf değil; ancak örgütlenemezlerse popülist ve otoriter hareketlerin cazibesine kapılabilirler. Örgütlenme ve dayanışma yolu bulunursa, demokrasiyi güçlendirecek yeni bir toplumsal hareketin motor gücü olabilirler.
Kitabı yazarken en çok etkilendiği gözlemin “geleceksizlik duygusu” olduğunu aktaran Güneyan, gençlerin umutsuzluk içinde olduğunu belirtiyor: “18-28 yaş arasındaki birçok genç bana ‘Hayal kurmak bile lüks’ dedi. Akademisyenler ise kendilerini uzun süreli stajyer gibi görüyor. Prekaryanın en büyük kaybı maddi değil, manevi: gelecek inancının çökmesi.”
Son olarak prekaryanın yalnızca akademik bir kavram olmadığını vurgulayan Güneyan, “Güvencesizlik hepimizi etkiliyor. Bugün bu tartışmaya kayıtsız kalanlar bile yarın kendini prekaryanın içinde bulabilir. Amacım karamsarlık yaymak değil, bu gerçeği görünür kılmak. Farkına varılmayan sorunlar yarının krizlerine dönüşür” diyerek kitabının temel mesajını özetliyor.
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
![]() Koç ![]() 21 Mart - 20 Nisan
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |
||||||||||||
|
||||||||||||
![]() |