Antalyalı bir iş adamının feryadı; siyasi baskı ile işimi elimden aldı

Antalya’da ticaret ve siyasetin nasıl iç içe geçtiğinin çarpıcı bir hikayesini anlatacağım.

Antalyalı bir otomotivcinin siyasi gücünü kullanarak başka bir Antalyalı otomotivcinin elindeki markaya nasıl çöktüğüne ilişkin iddiaların Cumhurbaşkanlığı’na kadar nasıl ulaştığının ete kemiğe bürünmüş hikayesidir bu…

Antalyalı siyasi kahramanımızın adı; Esat Göyük…

Ticaret ile uğraşanlar onu İsuzu bayi olarak bilir.

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde AK Parti’den uzun yıllar meclis üyeliği de yapmıştır.

Ben onu ilk, minibüslerin midibüse dönüştürülmesi ihalesinden tanırım.

Büyükşehir meclis üyesi iken büyükşehirin dahil olduğu bir ihaleye girmiş, 60 bin YTL’lik araçları minibüs esnafına 80 bin YTL’ye sattığı suçlamasıyla gündeme gelmişti.

Sonra adı, kardeşine ait bir petrol istasyonu alanıyla ilgili çetrefilli imar tadilatında geçmişti.

O günleri hatırlayanlar çok iyi bilir ki siyaset ve ticaret Esat Göyük ismi ile yan yana at koşturur olmuştu Antalya’da...

Esat Göyük yıllar sonra siyasetin gücüne bir de cemaatin gücünü eklemişti…

Artık, siyaset, ticaret ve cemaat üçgeninin içinde adı geçmeye başlamıştı.

Esat Göyük’ün FETÖ’nün ‘Cemaat’ olduğu dönemlerde sohbetlerine katıldığını Resanet Vakfı davasının gerekçeli kararından biliyoruz.

Mahkeme kararının tam18 yerinde adının geçtiğini Gün Haber okurları cemaat dosyasını açtığımız günlerden belki hatırlar…

Bu mahkeme kararından anlıyoruz ki, 15 Temmuz’a kadar, cemaatin A takımının da gözde bir siyasetçisidir Esat Göyük…

Cemaatin yurtdışı seyahatlerine katılmışlığı da vardır mesela...

Esat Göyük’ün, çocuklarını cemaatin sahibi olduğu 15 Temmuz 2016 sonrası kapatılanToros Koleji’nde okutması, o dönemin hoca efendisine yakın durduğunun başka bir göstergesidir.

Cemaat ile gizli sohbet toplantıları, birlikte yurt dışı gezileri, çocuklarını cemaat okulunda okutması yetmemiş olacak ki, cemaatin isim listesini verdiği öğrencilere burs parası da havale eder Esat Göyük...

Oysa mahkeme kararından anlaşılır ki, yatırılan bu burs paraları, cemaatçiler tarafından terör finansmanında kullanılmak üzere başka bir hesaba aktarılmıştır.

Şimdi gelelim sadede…

Daha doğrusu günümüze…

Bu yukarıdaki hatırlatmaları yapmasam, yazacağım konunun bir ayağı eksik kalırdı.

Geçtiğimiz günlerde Antalya’dan ‘Cumhurbaşkanlığı Makamı’na diye başlayan bir yazı gider.

Yazının altında iki isim vardır.

Biri Haşim Balaban, diğeri oğlu Mustafa Balaban…

Balaban’lar, otuz yılı aşkın süredir Antalya’da otomotiv sektöründe faaliyet göstermektedir. Firmanın bünyesinde Peugeot, Citroen, Opel, Nissan ve Subaru markalarının yanı sıra; 2018 yılından bu yana da Kia bayiliği vardır.

Bir süre önce Anadolu Holding bünyesindeki Çelik Motor tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeksizin Kia bayilikleri feshedilir.

Oysa Kia bayiliği alındıktan sonra plazanın showroom  ve servis kısmında çok ciddi yatırımlar yapıp, perakende araç satışında Türkiye genelinde ilk 10 firma arasında girmişlerdir.

Balaban’lar bayiliklerinin iptal edilmesinin nedenini bir türlü anlayamazlar.

Çelik Motor’dan hiçbir yetkiliye ulaşamazlar.

Anadolu Holding’in patronu Tuncay Özilhan’dan randevu talep ederler ama geri dönüş alamazlar.

Sonra bir de bakarlar ki, ellerinden alınan Kia bayiliği Esat Göyük’e verilmiştir.

Kulaklarına fısıldananlar canlarını sıkar.

İddiaya göre, bayiliğin iptali ve Esat Göyük’e verilmesinin altında siyasi baskı vardır.

Ak Parti’de ekonomik işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin adı da bu dedikoduların içinde geçmektedir.

Canikli’nin bacanağının kızı Esat Göyük’ün oğlu ile evlidir.

Canikli, 2017 yılında, ‘Süt kızım’ dediği Zeynep’in düğününe başbakan yardımcısı sıfatıyla gelmiş, nikah şahitliklerini de dönemin Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ile birlikte yapmıştı.

Balaban’lar, Esat Göyük’ün bu ‘Dünür’ ilişkisini kullanarak Kia distribütörü Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’a siyasi baskı yaptığı iddiasını cumhurbaşkanlığına bir yazıyla iletirler.

Yazının son bölümü daha vahim iddialar içermektedir.

Balaban’lar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şu cümlelerle seslenir ve yardım isterler:

“Duyumlarımıza göre özellikle otomotiv sektöründe bir çok firmanın bayiliğini, aynı şekilde firmasına geçireceğini ifade ederek, ölçüsüz tehditlerde bulunmaktadır. Siyasi nüfuz kullanmak suretiyle haksız kazanç peşinde koşanlara, zat-ı alinizin müsamaha göstermeyeceğine olan inancımız tamdır. Mağduriyetimizin giderilmesi ve Antalya iş hayatında ve vatandaşlar nezdinde büyük rahatsızlık yaratan bu duruma gerekli müdahalenin yapılması yönünde emirlerinizi arz ve talep ederiz.”

Şimdi size soruyorum; Esat Göyük, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderilen yazıda iddia edildiği gibi Kia’nın bayiliğini ‘Dünür’ünü devreye sokup iptal ettirmiş ve kendi üzerine aldırmış olabilir mi?

Son aylarda FETÖ’den el konulan holdinglere yakınlarını yerleştirdiği ve bu holdinglerin içini boşalttırdığı iddialarıyla gündeme gelen Nurettin Canikli, ‘Süt kızım’ dediği Zeynep’in kayınpederi Esat Göyük adına siyasi gücünü kullanmış mıdır?..

Balaban’ların bu feryadını Cumhurbaşkanı Erdoğan duyup araştırır mı, yoksa kulağının üzerine mi yatar?..

Sizce, Esat Göyük, Nurettin Canikli ve Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan bu konuyu açıklığa kavuşturmak adına iki satır kelam eder mi?..

Ederlerse, bu köşe cevaplarına açıktır.

Bekliyorum.